21 Aralık 2017 Perşembe

KIRMIZI IŞIĞIN SÖNMESİNE BEŞ KALA



Bana çok az kaldı demişti en son tabi ses tonu iticiydi her zamankinden daha çok.
Bu kavuşmanın azlığı mı yoksa sürelerden alakasız bir durum muydu kestiremedim ama zaman geçmeden o saçlarını kestirmişti Kabataş Vapuru savurmuyordu artık.yüzündeki sertlik hiç gitmemişti
Ona soru soracak olsanız mutlaka tersler bilemediyse terlerdi insansız hava sahasında gevşerdi
Genelde kapsama alanı dışındaki insanlarla ilgilenmezdi
Bana gelince ben hep hırçın ve relaks kalırdım bir nevi onunla tamamlanırdım
Kafamdan uydurduğum bu hikayede *giden gitti kalan sağlar “haindir” diyen şair galibiyetine 40 dedi.
Bir söz sahibi olması gerekmez, sözsüz şiirdir gözleri akrostişten hoşlanmazdı
3. Şahıs şiirinin bir benzeri.
Dumura uğramadan sana uğramak alışkanlık oldu sanırım yada bahsederken senden, hikâyeden uzak kalmak
Tophane de yürürken, yürüdüğümüz yola bakmamak.
Yani devrik cümlelerden devrilipte buraya kadar gelebilmişim sen hala şiirden bahsediyorsun
Kafam karışık tuzu masadan uzak tutuyorsun.
(Öksürük sesi)
Ondan bahsedince karın ağrım geçmiş gibi rahatlıyorum gözleri koyu kahverengi beyaz olanını farkettiremeyecek kadar büyük tramvayda arkası dönük olanlara bakıyorum genelde arkasını döner, sağ eli cebinde olur.boyu 1.90 ama 1.80 gibi durur.
Tarif ettiklerimden biri olabilir hatta biridir henüz tanımıyorum ama baş harfi büyük harflerle başlıyor kadere gülümsüyorum.
Kitap okuma hobisi erozyona uğramış bense durmadan kitaplar ve filmlerle ilgileniyorum birde haftaiçi olan öğrencilerimle kendime terapi.
Senden bahsederken kendime söz hakkı verince kendimden soğuyorum hikaye kahramanı sensin bende kim oluyorum.
Kıyıda yaşayan zenginlerden bahsetmek istemiştim ama kulaklığın sesimi bastırmıştı, çekinmiştim asla yanyana gelemeyiz ama yanımdan geçtiğin zamanlara dipnot düşmüşüm;
/yaşananlara buğulu camdan bakmak/
Beni haksız bulma hakkını sana tanıyan benim seni tanıdığını sanan da benim oysa yüzünü görmedim bile aramaktan ve bulunamamaktan ibaretsin. Gizem değil sır desen çözülürdü çünkü hiçbir sır mezarın altındakinde kalmaz Bilmiyorum adınla şanınla kimsin? Kış sevmediğim mevsim ama giysileri sarıyor gibi sana benzetiyorum kışı donmuş bir gölyatağı gibi.. Burda eşlik etmelisin bana her seferinde seno gördüğüm o sokakta yada gördüğümü sandığım, Iskele de vapurun açık alanında çünkü biliyorum bastırılmış şeyler sana göre değil öyle değilsin tam da böyle dediğim gibisin. Kırmızı ışığın sönmesine 5sn kala o heyecanla yazıyorum bunları ve yetişmiyor yeni yetme klavye senin hızına uyuyacağım aklımda sabahla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder