21 Aralık 2017 Perşembe

2014′ün en iyi filmi; interstellar





herkese hayırlı akşamlar diyerek manşet gibi bir başlıkla giriş yapıyorum :D öncelikle bu film hakkında yazı yazıp yazmama konusunda baya kararsızdım çünkü uzun olacağını ve sonunu nasıl bağlayacağımı düşündüm ama film beni etkilediği için yorumsuz kalamazdım tabi ki. zaten yazmadan evvel filmi ikinci kez izledim,hakkında olumlu olumsuz yazıları okudum ve kafamda evet şimdi yazabilirim diye emin olarak klavyemin başına geçtim hazırsanız başlayalım
image
ilk olarak bu bir belgesel değil bilim kurgu filmidir filmin 169 dakika olması sizi korkutmasın tek solukta ara verilmese bile aynı heyecanla duraan bir anı olmadan izleyebileceğiniz bir film. filmin hikayesi şöyle yapımcı Lynda Obst ve Kip S. Thorne, “Bilimin en ilginç olayları bir anda insanlığın erişebileceği noktaya gelirse ne olur?” düşüncesi üzerine bir film yapmaya karar veriyorlar ve filmi de Steven Spielberg’ün yönetmesini istiyorlar.1997 yılında gerçekleşen bu olayın ardından yıllar geçse de ortaya sağlam bir proje çıkmıyor. Yine de prodüksiyon aşaması sürüyor ve 2006 yılında steven, yapımcı firma Paramount Pictures ile birlikte yaptıkları açıklamayla Thorne’un teorisi üzerine bir sinema filmi çekileceğini dünyaya duyuruyor. Ardından yapılan röportajlar filmin senaryosunun dahi yazılmadığını ve Steven’in filmi yönetmesinin yıllar alabileceğini ortaya çıkarmış ve insanlar projenin iptal edileceğini düşünmeye başlamıştı bile. Yine de Lynda Obst projenin devam etmesi için senarist olarak Christopher  Nolan ile anlaşmayı başardı ve Interstellar’ın temelleri ilk kez 2007 yılında atıldı. ve sonuç olarak film 2014 yılı 7 kasım’da vizyona girip ilk hafta 159.749 kişi tarafından beğeniyle izlendi filmin şöhreti daha ilk haftadan 8.9 luk bir oyla nefesleri kursaklarda bırakıyor.
image
filmin biraz oyuncu ve yönetmen kalitesinden bahsetmek istiyorum. kendim ağırlıklı olarak bilim kurgu, fantastik film izliyorum ve bu anlamda benim için tartışmasız iki yönetmen geliyor ilki hobbit ve yüzüklerin efendisi gibi iki büyük başyapıtın yönetmeni peter jackson diğeri ise batman, memento, inception, prestij ve son olarak interstellar isminde hepsi birbirinden başarılı filmlere imza atan Christopher Nolan. Nolan çok fazla eleştiri alan bir yönetmen ve bence bu onun başarısından kaynaklanıyor adam bana sorarsanız sınırsız bir hayal dünyasına sahip bu da onu ayrıcalıklı kılıyor.hayranları ise ondan soluk kesen filmler bekmeye devam ediyor. ayrıca nolan bu film için 4 sene boyunca kaliforniya teknoloji enstitüsünde izafiyet teorisi üzerine eğitim görmüştür. oyuncu kadrosunda ise Matthew McConaughey ve en beğendiğim kadın oyunculardan biri olan Anna Hathaway geliyor. izleyeceğiniz bu film tıpkı The Shawshank Redemption gibi yine Braveheart gibi tarih sayfalarında yer alacak bir filmdir.
filmde en çok hoşuma giden şeylerden biri çekirdek aileye vurgu yapılması cooper ve kızı murphy arasında inanılmaz güzel bir bağ var ve her kapı sevgiye, sadakate çıkıyor. filmdeki karakterler net çizgileri olan karakterler cooper inatçı, işine ve ailesine bağlılığıyla ilginizi çekerken amelia karakteri tam bir ciddiyet ve duygusallık arasında kendini belli ediyor cooperın kızı murphy ise tek anlamıyla zekasının sivriliğiyle gözdeniz oluyor. filme  sizi en çok kilitleyen şey ise Hans Zimmer’in o muhteşem müzik algısı bu sayede filmde duygudan duyguya geçiş yapıp içine girmekten kaçamıyorsunuz. sanırım ellerim o kadar terlemiş ki arkadaşım bunu farkettirip filmin ilk arasında ara verildiğini bana o hatırlatıp hadi bi nefes alalım demişti.
image
‘’Dünya üzerinde yaşanmaz bir hale gelmiştir ve yayılan küf bütün ekinleri öldürmektedir. İnsan ırkı artık toz fırtınalarından nefes alamaz hale gelip, küf sayesinde ekinlerin ölmeye başlamasıyla birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Fakat önlerinde uzaylılar tarafından kendilerine yardım eli uzatıldığını destekleyen bir olay gerçekleşir. Saturn gezegeninin yakınlarında açılan bir solucan deliği sayesinde uzay zaman bütünlüğünü ikiye katlayarak daha önce gidilmesi mümkün olmayan uzaklıklara seyahat edilebilecek ve belki de insan ırkı kendine yeni bir gezegen bulabilecektir.Bu düşüncenin üzerine 12 cesur bilim insanı, gerekli eğitimleri aldıktan sonra solucan deliğinden geçip yeni bir galakside keşfe çıkmaya gönderilir. Gönderdikleri sinyallerden yalnızca üç tanesi yaşanabilir bir gezegende olduğunu belirtince, iş insan ırkını kurtarmak için gönderilecek son bir keşif aracına kalır. Eski bir astronot olan Cooper (Matthew McConaughey) de gizli çalışmalar yürüten NASA’nın üssüne, küçük kızı Murphy ile iletişim kurduklarına inandığı uzaylılar sayesinde erişir ve insanlığın son kurtulma umuduna katkıda bulunmak için solucan deliğine doğru yola çıkar. Amaçları gelen üç sinyali değerlendirip hangi gezegenin yaşanabilir olduğunu bulmak ve ardından burada insan ırkını yeniden yaşama döndürmektir.’’
image
ekibimiz ilk yarıda kendilerini yaşam umudu var olduğunu sandıkları bir gezegende buluyorlar filmin ilk yarısı sürekli bir arayış macerasıyken sonlara doğru kafanızda sürekli kuantum teorisi dönüp duruyor ve eğer zaman kayması diye bir şey mümkünse aslında yaşanmış ve yaşanacak olan herşey olmuş bitmiş diyip dehşete düşebiliyorsunuz ama sonuçta bu bilim kurgu diyip tekrar filme odaklanıyorsunuz.
yazı çok uzadı evet farkettim ama film tıpkı prestijde olduğu gibi sonunu tahmin edemediğim bir şekilde bağlanıyor ben baya etkilendim diyebilirim tavsiye edip herkesin düşüncelerini olumlu almak mutlu ediyor. sonundan ve içeriğinden pek bahsetmedim sadece düşünce olarak dile getirmek istedim. sizinde bir an önce izleyip analiz ve fikirlerinizi sunmanızı bekliyorum. Son olarak filmin en sevdiğim repliğiyle yazıya nokta koyuyorum; ‘’ZAMAN VE MEKAN AŞAN TEK ŞEY SEVGİDİR’’ sevgiyle kalın soundcloud dinlemeyi ihmal etmeyin bir an önce filmi izleyin!
soundcloud:
https://www.youtube.com/watch?v=0iteQE7KEyU&list=RDkdComTp7KsA&index=2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder