8 Kasım 2018 Perşembe

sağlıklı yaşam gerçekten mümkün mü?



Sağlıklı yaşam fikri bende geçen sene Hatice Misgey'i dinledikten sonra ortaya çıktı çok etkilenip gaza gelir ya insan bende o şekil gaza geldim halbuki annem böyle biri hep bana Aidin Salih'in gerçek tıp kitabını oku bak nasıl hayatın değişecek derdi olsun vakti zamanı bu zamanmış Elhamdulillah değişti çoğu şey ve artık böyle yaşayacağım dedim çünkü her şeyden önce imani bir mesele. Fazla temizlik bir vesvesedir Allah Resul’ü temizlenmek için ne kullandı nasıl temizlendi islam kaynaklarına bakınca görüyoruz ama sorun şu ki bakmıyoruz neyse.

İlk önce yiyecek olarak başladım ama tek kişi yaşamıyorsunuz sonuçta eşim bana haliyle ayak uydurmadı ve ne gerek var gibi baktı olaya. Çevremde bahsedince “eee bunu yapınca ne olacak ikimizde toprak altına girmeyecek miyiz, dünyaya bir kere geldik boş ver böyle şeyleri “ diyen birçok insan vardı ki hala var ama bu işin ahirette amel kısmı var yani yediğimiz her lokmanın, bedenimize muamelemizin hesabını vereceğiz bu yüzden öyle savuşturulacak bir mesele değil bu. Verdiğim minimalizm seminerlerinde Minimalist yaşamın sadece eşyanın az olanı, Norveç tipi bembeyaz evlerde bir masa bir sandalyeyle yaşamaktan ibaret olmadığını asıl Minimalist yaşamaya yediklerimizden başlamamız gerektiğinden bahsediyorum çünkü sade yaşam.. adı üzerinde az yemek, az içmek, az konuşmak, az eşya yani sünnetullah.

Yemeğin helal ve temiz olanı helal kazançla geleni ve dışarıdan yenilmeyenidir bu çoook zor evet dışarıdan yemek yemeyi kesmek zor ama imkansız değil hele ki niyetinizi aldıysanız. Dışarıda yediğiniz et nereden geldi, kim pişirdi, ruh hali neydi? Vücuda giren bir gıda 40 gün etkisini gösteriyor sonra neden namaz kılamıyorum, neden nefsime engel olamıyorum diyoruz..


Öncelikle temiz ve helal olması dedik etin helal olanını araştırdık, sütü yine paket süt değil hayvanı olan ve hayvana tarım ilacını yedirmeyen yerlerden soruşturduk elhamdulillah bulduk yumurta açısından şanslıydım şehbal kültür merkezinin yanında bi teyzenin gezen tavuğu var onun yumurtalarını almaya başladık zaten şekeri bıraktığım için un-pasta- çikolata vs hiç kullanmıyorum (arada kaçamaklar yapsam da 1 -2 çataldan sonra yiyemiyorum mide bulantısı baş ağrısı çekmeye başlıyorum) bu artı bir avantaj. Bununla beraber hakiki zeytinyağı ve eski kaşarı eşimin halası ve dayıları üretiyor aynı zamanda tereyağı ve peyniri de köyden aldırdık(yada kadınlar pazarına bakabilirsiniz) Kaya tuzu mutlaka helal olanı bulun tabi ve çektirin normal tuz kullanmayın lütfen :((( şekere henüz alternatif bulamadım ama bulur bulmaz paylaşacağım. karabiber, pulbiber gibi baharatları mümkün mertebe market değil ya aktardan alıyoruz yada çektiriyoruz daha lezzetli ve daha keskin.

gelelim ekmeğe en zoru buydu cidden zor oldu beyaz ekmeği bırakmak bir tek “organik halk ekmeği”(İhe) var o hem helal hemde gerçekten organik rengiyle tadıyla zaten fark ediyorsunuz e insanoğlu her şeye alışıyor hemde her şeye bir dilim ancak yiyebiliyorsunuz tadı hafif ekşi ve ağzınızda sürekli dönüyor yutmak hemen mümkün olmadığını için az yemiş oluyorsunuz.
 Beslenme düzenimizi de değiştirdik. Ki ben tavuk aşığı bir insanım hem kan grubuma yaramadığı hemde hormon basıldığı için tavuk yemekten de bu şekilde vazgeçtik sebze ağırlıklı hafif yemekler (sebzeyi çok pişirmeden!)yemeye başladık akşam 7’den sonra meyve tüketmiyoruz, yetecek kadar yemek yapıyoruz ve en geç 6’ya kadar akşam yemeği yemiş oluyoruz. Çok mu acıktık? Hurma, kuruyemiş , vs tüketerek bastırıyoruz İnan’ın çok zor olsa ben zaten yapamazdım çünkü çağımız hızlı yaşama çağı. Yavaş ve hemen sonuç vermeyen şeyleri istemiyoruz fakat biz değişken varlıklarız düzenimizi değiştirmek ve alışmak baktığınızda çokta zor değil. Hatice ablanın da üzerinde durduğu tek çeşit kuralını da aşmamaya çalışıyoruz. Geçen bir kek yaptım mesela canım çok istedi helal dünya marketlerinden kabartma tozu, vanilya, un aldım şeker yerine pekmez kullandım inanılmaz lezzetli oldu yine hurmayla, incirle tatlılar yapıyorum yani bir şekilde oluyor arkadaşım




Gelelim deterjan meselesine.




Bir kıyafeti yıkarken bizim algımız mis gibi kokmalı, bembeyaz olmalı, leke kalmamalı. Peki bir şeyin temiz olmasındaki hüküm nedir? 3 kere suyla yıkamak. Bu kadar. Bazıları doğal yaşamak pahalı zor diyor ama içine girince hem hesaplı hem içiniz rahat en basitinden gidip aktardan malzemeleri alıp kendiniz yapabilirsiniz ama bizler üşeniyoruz öyle değil mi ? Zaten üretilmiş ne gerek var diyoruz. Bi gidip deneseniz göreceksiniz ne kadar basit olduğunu.

Helal dünya marketleri var kavaklıda biz oradan aldık ama her ürün helal diye organik olmayabiliyor naturelive markasının el sabunu, bulaşık deterjanı, çamaşır deterjanı, banyo ve tuvalet için olan ve en son mutfak için birkaç malzeme aldım şimdilik memnunun şampuan organik zeytinyağlı sabun kullanıyorum ardından sirkeyle yumuşuyor saçlar başlarda uğraşmak içinden çıkılmaz bir hal alabilir :D sirkeyle her şey tatlıya bağlanabilir sirke ise içinde mayası olmalı yani marketteki değil sirke evde yapılır ona da üşenmeyelim bi zahmet :D diş macunu da ersağın vermişti annem onu kullanıyorum içindekiler bölümünde titanyum tioksit gibi zararlı maddeler yok memnunum. Bulaşık deterjanı ise yapacağım tarifi aşağıya yazarım. Marketlerde şuan etimatik var çamaşır deterjanı olarak onu alabilirsiniz alırken zaten bakmanız gereken (parfüm içermeyecek, Titanyum dioksit olamayacak, enzim olmayacak )

Kışın yün yorgan ve pamuklu çoraplar tercih etmeye çalışıyoruz.

Kadınlara özel günler içinde yine sağlıklı pedler mevcut birazcık fiyatı fazla ama İnan’ın değer.

Bulaşık makinesine gelinceee; çatallar, bardaklar çizilmiyor mu?

Evet çiziliyor ama önemli olan benim vücudum çizilmesin, hasar görmesin bardak çatal değiştirilir ama vücudumu ve sağlığını değiştiremem..
 Yine sağlık anlamında dikkat etmemiz gereken diğer bir konu 6 ayda bir hacamat kendim ilaç düşmanı bir insanım hastalandığımda otlarla iyileşmeye çalışırım en azından artık böyle. Süreç uzun olsa da iyileşiyor musunuz evet sağlıkla mı evet.

En iyisi değil en organiği demeliyiz. Elimizde olan parayı yiyecek, keyif, boş ve gereksiz şeylere harcayacağımıza bunlara ayırmalı ve sayımızı arttırmalıyız. Diyelim aileniz eşiniz kabul etmiyor varsın etmesin siz bir zaman uygulayın muhakkak onlarda buna ayak uyduracak yada hiç olmazsa saygı duyacaklardır. Yada evin idaresi ev hanımındadır eğer falan falan ürünü alırsan kullanmam, yemek yapmam diyerek de ambargo uygulayabilirsiniz :D 

kişisel bakım; naturelive rolon aldım gerçekten çok memnunum hem uzun süredir kullanıyorum hem ter kokusunu arttırmıyor
yüz bakımı sirkeyle temizliyorum haftada bir doğal kil maskeyi uyguluyorum bu kadar. Makyaj malzemesi zinhar kullanmıyorum bir tek toz sürme.

Bebek bezi;

Sleepy helal ve zararlı maddeler içermiyor yada direk sade pazarda olan bebek bezlerini alıp eğer yapabilecekseniz yıkayıp tekrar kullanabilirsiniz.




Bulaşık makinesi deterjanı tarifi;

1 su bardağı çamaşır sodası

1 çay bardağı karbonat

1 çay bardağı boraks

2 yemek kaşığı Kaya tuzu (çekilmiş)

1 tatlı kaşığı limon yağı




Çamaşır makinesi deterjanı tarifi;

1 su bardağı rendelenmiş hakiki zeytinyağlı sabun

1 bardak çamaşır sodası

1 bardak karbonat

Yarım çay bardağı boraks

10-15 damla limon yağı yada uçucu yağ

Yaparken lütfen eldiven takınız ve dikkatli olunuz. Hepsini karıştırıp makinenizin gözüne koyabilirsiniz.

organikliğinden ve helal olduğundan emin olunan markalar (Hatice Misge'ye sordum)

https://www.naturalive.com.tr/

https://www.sadepazar.com/

https://www.erkansamci.com/

https://www.yesilanne.com/

kitap tavsiyeleri
gerçek tıp/ Aidin Salih
Müslümanın diyeti/ Kemal Özer
Yediklerimizin içinde ne var/ Kemal Özer
deccal tabakta/ kemal özer


sağlık her şeyden önce gelir inanın uygulamak zor olsa benim gibi üşengeç bir insan bunları yapamazdı çevremde bilir. Hem içim rahat hem kendimi gerçekten iyi hissediyorum inşallah yardımcı olabilmişimdir sağlıkla sevgiyle kalın bana sorularınızı yazabilirsiniz;

koyusiyahli@gmail.com













17 Ekim 2018 Çarşamba

kara kutu günlüğü/ perde I

merhabalar
hiç kendinizi derinlerde bir kara kutunun içinde hapsolmuş hissettiniz mi? Depresyon demiyorum çünkü depresyon ağır bir şeydir. İnsanoğlu her şeyi hafife aldığı gibi depresyonda gözünde yaşadıklarının karşılığı olarak kalıyor. Benim bahsettiğim iç buhran Necip Fazıl!'ın yaşadığı gibi. Günlerce tek bir ses tek bir teselli almaksızın tavanı seyredip,  baskılara güvenli cephenizde bir gard oluşturmak. Hoooooppp derken sosyal medya olduğumuzun aksi görünmemiz ikazını yapıyor. İyi de neden ? Neden sevinçlerimle ve acılarımla var olmayayım. Ben hiçbir şeye mecbur olmayacak kadar özel değil miyim yoksa kimliklerimi toparlarken sökülüyor muyum? Bu soruları size sorarken kendime de soruyorum çünkü hayat bir çıkış iki iniş hatta bazen çakılmaktan ibarettir. Önceden birbirimize ne okuduğumuzu ne izlediğimizi sorardık şimdi instagram yeterli. Evlenenin çocuğu olanın hatta sevgilisinden ayrılanın bile haberini oradan alıyoruz her şey o kadar spontane gelişiyor ki tek bir emoji tek bir like beni bir şey yapıyor sanıyorum sonra başıma dertlerimi unutacağım bir dert veriyor mevlam ondan gelen her şey en ala ama bunun instagram da karşılığı yok çünkü orası en örnek alınası hayatlarla dolu ve herkes bir günlüğüne de olsa ünlü, fikirleri önemli sayılan biri oluyor oluşturduğu kimlik oluyor, kendi kimliği ne gelişim ne varoluş sergilemiyor (felsefik düşünün) . Sahte sevinçleri, ufak kederleri rahatsızlık veriyor bana oradaki topluluğun halbuki bende kim bilir kimlere bu hissi vermişimdir mükemmel göründüğünü sandığım hayatımla. Kapatıyorum. Sadece telefon ekranımı değil kendimi de kendime kapatıyorum fakat Müslümanın depresyonu olmaz imanı vardır çünkü ama ben sanki bir buz dağına çarpıyor, çarpıyor ve sarsılıyorum. Ne zaman içten bir dua ettim sana yada işim düşmeden ne zaman çaldım kapını şükrü en son yemeğin arkasından kuru ifadeyle yapmıştım değil mi hangi kara delik yuttu beni ama gidecek başka bir kapı bilmiyorum ne olur aç kapını ben geldim bin parça pişmanlığımla senden istiyorum.
Derdimin ne olduğu çok önemli değil asıl nokta onu sahiplenebiliyor muyum herkese verdiğim tavsiyeleri kendi üzerimde de uygulayabiliyor muyum ve derdim benim rabbimle köprülerimi oluşturuyor mu cevap şimdilik evet.

    insanoğlu hızlı yaşar hızlı tüketir çünkü kaygıları ve endişeleri vardır mesela bir şeftali hemen açmalıyım meyve vermeliyim insanlar beni yemeli diyor mu ? İnsan diyor çünkü ölümlü. Bu kadar. Sonumu kendim yazıyorum hayat beni yormuyor mu her parçam başka bir ben. twitter ayrı bir ben, instagram ayrı, eş olan ayrı, öğretici olan apayrı. Tek parça olduğumu sanıyordum kolum kanadımı kaldırırım sanıyordum herkesi bulur beni bulmaz sanıyordum acizliğim tokat gibi yüzüme çarptı ve tüm çıplaklığımla kaldım. Soğuk ve karanlık hatta daracık bir yer gibi hissettim göğüs kafesimi. Ah dedim Rabbim olmazsa sahi kim tutacak elimi? Kalktım hemde daha güçlü bir inançla.
 Bana verilen bu hayatı elalem ne der? o ne düşünür ? kaygısı olmaksızın yaşamak için nihayetinde yaratılmışları razı etmek için yaratılmadık. Bundan sonra buraya sadece sevinçlerim, birikimlerimi değil buhranı olan günlerimi de not düşeceğim çünkü ben robot değilim insanım mükemmel hiç değilim acımla, sevincimle, kulluğumla varım.

o halde açılsın perdeler oyun başlasın!

bana her zaman yazın sıkıntı sevinç ihtiyaçlarınızda yardımım dokunursa ne mutlu bana.

iletişim;kousiyahli@gmail.com


3 Eylül 2018 Pazartesi

aylık değerlendirmeler / Ağustos

Herkese merhabalar yeni bir aylık değerlendirmeler ile klavyenin başındayım. Bu ay bazı sebeplerden dolayı sipariş verdiğim kitaplar elime ulaşmadı ama kendimi tabi ki kitapsız bırakmadım Riyazüs- salihin 5-6 ciltleri bitti. Ciltlerin hepsi bitince toplu bir yorum yapmayı düşünüyorum o yüzden şimdilik bu ay sadece izlediğim dizi ve filmlere yer vereceğim o halde dizilerle başlayalım;


TEMMUZ AYINDA YAZMIŞTIM TEKRARDAN YAZMIŞIM SORRY :) İKİNCİ SEZON İÇİN OLAN KISMI OKUYABİLİRSİNİZ
 dram ve edebiyat sevenlerin bir oturuşta bitireceği muhteşem 19. YY yansımaları olan minnoş dizidir. İlk sezona bittim o renkler, kızın akıllıca konuşmaları, edebiyata hakim olması. İçinizi ısıtacak nadir yapımlardan şöyle soğuk bir kış günü battanyenizin altında sıcak kahveniz eşliğinde izlenecek en iyi şey bu dizidir. Tabi hemen şuraya bir ama çekelim ve tüm bu güzel yorumları 1. Sezonda bırakalım. 2. Sezonuyla beni adeta hayal kırıklığına uğratmıştır sebebi ise tam bir Türk dizisine bağlaması , kızın garip ergen davranışları, eşcinselliğin ön plana çıkarılması. Amaçlanan tam olarak şu; ne olursa olsun eş cinselliği sindir ve toplumda kabul görmesini sağla çünkü bu küçük kız çok akıllı ve eş cinselliği en olabilir şekilde yumuşatıp size sevimli gösteriyor SPOİLER --- Bir öğretmen nasıl öğrencisinden hoşlanır?----SPOİLER
sen bu kadar güzel bir yapım ol ama her şeyi batır yemezler. Bununla beraber kendi adıma söylemeliyim ki, asla eşcinsellik normal karşılayacağım saygı duyacağım bir mesele değil. Tedavisi, fikir alması ve çabalamasına kesinlikle yardımcı olacağım bir nokta da benim için. Son yıllarda tüm sinema yapımların da oofff yine mi eşcinsellik dedirtecek kadar ön plana çıkarılması aslında onun kabullenilmeyecek bir mesele oluşundan kaynaklanıyor. Bununla beraber kadın hakları çığırtkanlığı da offf gerçekten sinema dünyasının döndüğü bu klişe bi bitebilir mi artık tamam haklı en çok kadınlar haklı. Kardeşim yetti biz doyduk ne olur şöylesi güzel bir yapımın içine etmeseydiniz. Sinirlendim neyse siz 1. Sezonu izleyin 2. Gerçekten gerek yok.


Soundtrack dinleyerek blog yazısını yazdığım efsane dizi. İkinci defa izlerim sanırım o kadar kaliteli ve güzel bir yapım. 30 yıl aslında suçsuz mu suçlu mu olduğunu anlamadığınız bir cinayetten hapis yatan Grace ve onu takip eden psikolojik, politik alt sınıf yapısı. Tek kelimeyle müthiş. The Handmaid's tale havasını veriyor. Etkilendiğim ve üzerine düşündüğüm nadir yapımlardan baya etkisinde kaldım rüyamda bile gördüm. Bir kadının bu kadar sabırlı, metanetli, ve aynı zamanda aklını kaybetme eşiğine gelmesi ancak bu kadar güzel verilir seyirciye. Kitabını okumadım bu tarz psikolojik şiddetin hakim olduğu şeyler beni etkiliyor o yüzden dizisi yeterli. Sanırım mini diziydi devamı olmayacak izleyecek olanlar yavaş yavaş izlesin derim atmosfer, renkler, hiç uzatmadan alias ve iç sesinden aktarılanlar ve size geçen etki. Bakın mutlaka izleyin hemen izleyin. Bana dönüş yapın konuşalım.


Netflixin dev bütçe ayırdığı dönem belgesel-dizisi. Aylardır not etmiş ama izlememişim (not edip izlemediğim diğer yapımlar;land of mine, monsieur lazhar, mission; impossible, deep water horizon,
halt and catch free, midnight in Paris, lion, manchester by the sea, the office, nocturnal animals vs :/) demek ki zamanı gelmiş dedim ve izledim bu nedir arkadaş bu nasıl bir prodiksiyon. İngiliz kraliyet ailesi neymiş, nasılmış o tarafta işler bizim bildiğimizden çok farklıymış. Aman sıkıcı demeyin hem tarih anlamında hem monarşi nedir kraliyet ailesinden olmak sizi nasıl kısıtlar yada ne imkanlar sunar bunları anlamak içinde mutlaka izlenmeli. II. Elizabeth hakkında okuyup baya araştırdım bilmiyorum sizde de var mıdır gerçek hayattan uyarlanan bir yapımı izleyince A 'dan Z'ye kadar araştırırım. Bu dizinin çekilme sebebi, Elizabeth'in halkı tarafından sevilmemesi ve hakkında çıkan dedikoduları susturmak ve bir nevi onun aslında bir katilden çok (!) bir barış elçisi olduğunu, dönemimde yaşanan bir çok savaşın onun elinin altındakiler yüzünden gerçekleştiğini vurgulamakmış. Yemezler canım yani ben yemedim bu arada II. Elizabeth'i en çok seven ve ilgi duyan milletler arasında Türkler geliyormuş:/ wtf? Diğer beni şok eden ayrıntı ise kendisinin soyu Peygamberimize dayanıyormuş ve daha neler neleer.....
Her neyse biz diziye dönelim yine de harika sadece biraz daha objektif olmalarını beklerdim mesela Süveyş kanalı meselesi (yine de güzel yansıtılmış), Afrika halkının onlara bakış açısı vs. Her şey minnoş minnoş gösterilmesi hiç adil değil. Kraliçe dışında herkes suçlu e o zaman neden Kraliçe var ki? Dizi biraz kendini zamana yayarak ağır ağır ilerliyor yine de tek kelimeyle kostümler, saray durumu, o dönem ha ri ka yansıtılmış ben zaten bunun için  izliyorum :D arada karışıklık ve trajedi de hoşuma gitmiyor değil. Her neyse 3. sezon bi gelsin yine yazarız bir şeyler uzatmayalım.


maalesef başlayıp devamını getiremediğim bir dizi oldu sebebi tipik bir ABD atmosferinde olması. Bide bu tür dizileri sevmiyorum sanırım bunu anladım fazla polyanna, minnoş, ve duygusal... o yüzden 4. bölümde bıraktım. Aile dizisi arayanlar yine de baksın belki severler.


bu ay en sevdiğim ve muhtemelen tekrar açıp izleyeceğim müthiş sıcacık edebiyat filmi. Bu filmi de beğenmeyene artık ne tavsiye edelim bilmiyorum. Bi kere ikinci dünya savaşını anlatan ve Yahudiler meselesine hiç girmeyerek benden 10/10 almış gönlümü fethetmiştir. Biraz sonlara doğru saçmalasa da ilgilimi çeken kısımları; Herkesin iletişim becerisinin ve konuştuğu dile hakimiyetinin çok iyi olması, savaş döneminde olsalar dahi önceliklerinin insanlığa fayda yarar olması ve gözlerine hiçbir şeyin çok gelmemesi. Yazarın aşkını çok hissetirmemesi biraz zayıf kalmış onun dışında tam konusunun içinde dışarı fazla sıçramayan, savaş sahnelerini ara ara serpiştiren müthiş bir film. 2 kere falan izlenir.


ortalamanın ne altında ne üstünde olan bir film. Eğer anneyseniz yada lohusalık dönemindeyseniz bu filmi benim için çekmişler diyeceksiniz. Ah çilekeş analar ve onları bu hayatta bir başına bırakan umursamaz eşleri. Film gayet güzel başladı baktım saçmalıyor sonuna gelince anladım ki kadın 3 çocukla baş edemediği için aslında deliriyor. Erkekler de izlemeli. Kadınların doğum sonrası yaşadığı deprosyonu ve babaların takınması gereken tavrın aslında ne olması gerektiği mesajı güzel verilmiş. Evliler ve çocuklular, çilekeş analar buyursun. Feministler dışarıda kalsın.


filmi ilk izlemeye başlayınca bu adam da yaşlandı be Foresst Gumptan Sully'e film çok çok güzel. Uçağa binme korkusu olanlar daha da korkacak haberiniz olsun binenler de korkacak çünkü hiç bir uçağın havadayken inme garantisi yok fakat tarihte Sully isimli bir pilot tüm yolcuları kazasız belasız suya indiriyor ama mesele burada bitmiyor halkın önünde kahraman olsanız da bu işin bir de resmi boyutu, hesap vermesi vs var çok beğendim gözüm kapalı herkese izle diye tavsiye ederim uygunsuz sahne de yok tam aile filmi anlayacağınız.


orta kalite bir black mirrror ay pardon orta kalite bir bilim kurgu filmi. malumunuz yapay zeka konulu filmler black mirrordan sonra patladı gitti film zaten bi black mirror bölümü gibi. Yine de gideri var merak dürtünüz hep en zirve de kalıyor yapay zeka olayından bir kere daha korkuyorsunuz. Sonu ise daha da korkunç bir hal alıyor. Bazıları ex machina ve matrix havası var demiş katılmıyorum belki beklentimi yüksek tutmuş olabilirim. Sizde izleyince yazın bakalım ne düşündünüz.


büyük beklentilerle izleyip yıkıldığım film. Fragman vs harika ama bir sürü mantık hatası ve saçmalık var hoşuma giden yönü, gerilimi çok güzel vermesi. Bunun için izlenir diğer türlü cıks.

bu aylık burada bitirelim gelecek ay daha dolu dolu olacak umarım. sevgiyle kalın bana yazın.

iletişim; koyusiyahli@gmail.com



4 Ağustos 2018 Cumartesi

aylık değerlendirmeler/ temmuz

herkese merhabalar uzun bir aradan sonra aylık değerlendirmeler geldi bazılarınızın ilgiyle okuması beni çok şevklendiriyor gerçekten çünkü inanın yazmak neredeyse 2-3 saatimi alıyor okunmayacağını bilsem hiç yazmam şükür ki okunuyor :D neyse çok uzatmadan gelelim bu ayın okunan,izlenenlerine;

önceliğimiz kitaplar olsun aradan 1 ay geçince yazacağım yorumları da unutuyorum o yüzden kaydetsem iyi olacak ilk kitabımız;

Taha Kılınç abiyi sosyal medyadan biliyorum twitter da bilhassa sıkı bir takipçisiydim ama maalesef kapattı çokta güzel yaptı. Kitabı okurken bir adam bu kadar ince fikirli olabilir maşallah diyip durdum. Gerçekten eğer anlattığı ve yaşadığı hayat düsturu buysa tebrik ederim tam olarak İslam ahlakı ve ideal Müslüman kimliği oluşturuyor. İlginç olan kitapta okuduğum çoğu mesele aklımda bunun sebebi sürekli karşılaşacağımız olaylara değinmiş olması sanırım. Bahsettiği incelikleri hayatıma aksettirmeye çalışıyorum zevkle okudum. Sanırım facebooktaki yazılarından oluşuyor kısa kısa sizi yormadan inceden inceden işliyor zihninize. Kitapların bu yönünü çok seviyorum hayranlık duyduğunuz birini yakından tanıma şansı veriyor. Talha abiyi seviyoruz inşallah Kudüs'e onunla gitmek nasip olur ümmetin böyle güzel insanlara ihtiyacı var.


eminim ki bu tarz kitaplar piyasayı çok meşgul ediyor ilk defa okumaya yeltendim psikolojik ve sürekli hayat üzerine tavsiyeler basan ve sizi aklınız yokmuşcasına fikir sunan kitaplara sinir olurum o yüzden bu zamana kadar hiç kişisel gelişim okumadım bir tek sema maraşlının 2 kitabını okudum o da tam kişisel gelişim sayılmaz zannımca. Her neyse kitabı çok sevdim ama daha profesyonelleri var mıdır bilemem konusu;  ders çalışma sistemi, sınav sitresiyle başa çıkma, başarılı olmak için öneriler diye başlıklar altında size tavsiyeler sunuyor benim ilgimi çeken ise çizimleri oldu aşırı şeker çevrenizde öğrenci tanıdıklarınız varsa harika bir hediye olur.


her kitabın bir okunma zamanı vardır büyük bir buluşma gibi hayal edin bu kitabı 6 yıl önce falan okumak için bir arkadaşımdan almıştım ama pek beğenmemiştim daha sonra 1000 kitap uygulamasında bir okuyucu çok fazla övünce iyi alayım madem dedim zaten roman okuma dönemimin bittiğine kanaat getirdim  çünkü ne yaparsam yapayım olayların uzun uzun aktarılmasına tahammül sürem az o yüzden ya atlıyorum yada sadede gelen kısmı okuyorum. İlk bölümden zaten sonunu tahmin etmek kolay olay örgüsü biraz Türk sinemasına dönse de psikolojik roman dalında bence gayet başarılı kendinizi kaptırınca adeta karakterin kendi üzerinde yaptığı her eleştiri, her sınavda ben ne yapardım acaba? bende mi böyleyim yoksa? diye kendinize bir ayna tutuyorsunuz.

''Yine değişime direniyorsun! Çocuklar ile yetişkinler arasındaki temel farklardan biridir bu; çocuk, gelişme arzusu duyar. Yetişkin, değişmemek için elinden geleni yapar.''

"Ömrün boyunca genç kalmak istiyorsan, gelişim göstermeye, öğrenmeye, keşfetmeye devam et ve kendini ruhunu körelten alışkanlıkların içine ya da zaten yapmayı bildiğin şeylerin uyuşturan rahatlığına kapatma!


bu ay okuduğum en güzel kitap bu sanırım. Hocamızın bir çok kitabını okumama rağmen tavsiyesinin çok olmadığını fark ettim. Hocamız gerçekten bir derya ve bunu yazdıklarından anlamak pek ala mümkün sohbetleriyle, haliyle , ahlakıyla bu zamana kadar bana kattıklarını bilemezsiniz hayatımın değişim çizgisinde hocamız yer alıyor. İlk olarak bu kitap diğer kitaplarına nazaran çok hoşuma gitti bunun sebebi herkesin problemlerine yer verildiği için. Konya da ki gençlerle buluşmasında, bir mülakat şeklinde soru cevap yapılıyor ve bu soru cevaplar kitap haline gelince harika bir eser olmuş oluyor. Dili çok hafif bahsettiği konular ve çözümleri aslında şuan herkesin üzerinde durduğu, konuştuğu tavsiyeler verdiği konular çok şükür yıllardır sohbetlerinden, halinden sirayet almışız ki bakış açımız ve tavsiyelerimizin onunla aynı pencereye dayanıyor. kalemi çok zarif ve ince okurken sanki sohbet ediyorsunuz hissi var yada ben sohbetlerine sürekli katılınca artık nerede neyi söyleyeceğini yada okuyunca bunu hocamızdan başkası diyemez kanısına hakim olmuşum o yüzden bana ayrı güzel geldi. Gelelim sorunlara;
tasavvuf nedir; tarikat nedir? islamafobi nedir? ateizm deizm fitnesi? günümüz teknolojisinin topluma etkileri?bize kuran yeter diyenlere cevaplar? beşeri sistemler ve islam gibi bir çok konuda açıklayıcı ve tatmin edici en önemlisi yönlendirici cevaplar verilmiş mutlaka ama mutlaka okumalısınız.


eveet şimdi gelelim bu ay izlenenlere fark ettiğim şu oldu pek fazla belgesel izlemişim dönem dönem böyle takıntılarım oluyor ama bu kadar üst üste olunca ne oluyor yaw diye araya güzel bir dizi sıkıştırdım önce diziden bahsedelim o halde;


şu afişin tatlılığı ve sıcaklığından zaten izleyeceğiniz dizinin sizin ruh halinize hitap etmemesi imkansız diyorsunuz ama bazen etmiyor tabi bana etmedi mesela :D fakat İngiliz dönemini yansıtan (film kanada yapımı bu arada) filmlerin hepsini izlediğim ve geriye bir şey kalmadığı için bu minnoş dizi beni benden aldı bi kere bu güzel kızın o kızıl saçları, o romantik ve Jane Eyre den yaptığı alıntıları beni çocukluğuma götürdü çünkü hayal dünyası, benim çocukken oluşturduğumla bire bir aynı gibi büyüyünce her şey ne kadar da değişiyor şiir bile okumayı bırakıyorsunuz mesela.. Kızımız bir yetim ve iki kardeş onu evlatlık alıyor yaşadıkları kolay şeyler değil zeki,güçlü, çevik, fedakar inatçı bi o kadar hayalperest ve duygusal onun dünyasında dinlendiğinizi fark ediyorsunuz tabi benim ilgimi çeken kısım ise; o dönemin ambiyansı, renkleri, elbiseleri, sıcaklığı ba-yı-lı-yo-rummm bak yine pride and prejudice izleme vaktim gelmiş :D yeri gelmişken sevdiğim ingiliz yapımı filmleri tavsiye edeyim madem

pride and prejudice
far from the madding crowd
jane eyre
brooklyn
belle
the imitation game
the painted veil
the piyanist
The Theory of Everything
Love in the Time of Cholera
Girl with a Pearl Earring
one day
P.S. I Love You
Chocolat
Atonement
The Notebook
anne karanina
titanic
The Curious Case of Benjamin Button
  ahahaha yazmaktan sıkıldım yaz yaz bitmiyo devamı editlenecek inşallah :D


bu ay izlediğim tek film sanırım konusu itibariyle çok eleştirsem bir sürü ders çıkardım çok iyi bir baba ve çok kötü bir baba nasıl olunur sorusu bu filmde ama örnek alınması için demiyorum bu çizginin çekilmesine şaşırıyorum gerçek hayattan uyarlanmış paradan ve kapitalist sistemeden ilallah etmiş ayyaş bir baba ve onun deli ressam annesi çocuklarıyla beraber parasız bir cam evin hayaliyle o şehirden o şehire kovulana kadar sürükleniyor en sonunda çocukların canına tak edince olaylar değişiyor bazı sahneler beni aşırı sinirlendirdi bir insan çocuğa bakmak için aklı başında olmalı en başta. Çok fazla duygu karmaşası yaşatan yine de sonuna gelince aile kavramının ne kadar önemli ve vazgeçilmez oluşu dersini güzelce veriyor bu tür filmleri severim sinir etmeseydi iyiydi tabi :D

aaa bu filmi de izledim yazmayı unutuyordum az kalsın. Hint filmi izlememe tövbemi bozup bu filmi izledim 500 saatlik film yaparlarsa kimse izlemez tabi. Filmi ne beğendim ne beğenmedim öyle arada bir şey bunun sebebi konunun din üzerinden olması. Çekilmesibiraz cesaret ister. Hindistanın inançları açısından güzelce bir dalga geçilmiş, okkalı bir öz eleştiri olmuş. Alttan verilmek istenen mesaj iliştirilmiş. Her zaman için bu tür yapımlar da şunu söylerim eğer akide anlamında çok bilgili değilseniz din ve islam anlayışına çok hakim değilseniz kafanız karışabilir aman ha uzak durun. Hoşuma giden din tüccarlarına ve dini kullanarak insanların hassas noktasını sömürenleri eleştirmesi onların gerçek yüzünü ortaya koyması. Ben branşımdan ötürü dinler konusuna çok meraklıyım çok tanrılı dinleri merak ediyorsanız bi perspektif olabilir. Umredeyken Hindistan ve Pakistanlılarla çok fazla polemik yaşadığım için hemen nasıllar ne değiller diye okuma araştırma yaptım meğersem bu iki millet birbiriyle düşman hemde kanlı bıçaklı filmde de Hintli ve Pakistanlı 2 gencin aşkı konu alınınca ilgiyle izledim herkese tavsiye etmem dikkatli izlenilmesi gereken bir film izleyince kafanızın karışması mümkün.


konu dinlere gelmişken bu belgeseli de hemen tavsiye edeyim açıkçası pek beklediğim gibi olmasa da bilgi anlamında çok faydalandım kimi zaman güldüm kimi zaman şaşırdım sonunda da iyi ki islam dinindenim dedim beni rahatsız eden konu sürekli yahudi ve hristiyanlara söz hakkı verilirken islami noktada çok yüzeysel kalması. Ama en azından islamın terorist dini olmadığını ışid , el kaide gibi terör örgütlerinin islamla bir bağlantısının olmayışı açıklanmış. Mesela yahudilerin asıl amacını, hristiyanlığın akla ve mantığa uymayan bir din oluşunu görmek mümkün. Dini inançların şekillenmesi, Allah inancı, dinin fıtri bir duygu oluşu ve uzak doğu dinleri , antropomorfik dinlerin tanrı inancı, politeizmin şekillenmesi, dünyada sizden başka inanışların olduğunu ve bunların nereden beslendiğini öğreniyorsunuz ama ama.. yukardaki filme yaptığım açıklama burada da geçerli önce islam dinine hakim olup izleyin ki kafanız karışmasın.



yemek yapmayı sever misiniz? yapmadan bunu cevaplamak zor ben yapmadan önce sevmezdim mesela. Şuan ise benim için yemek yapmak bir sanat ve sanat eserinin yenildiği tek alan mutfak. Bu ay izleyip en beğendiğim belgesel bu oldu. izlemek aşırı keyifli izleyince sizde yemek yapmaya ekmek yapmaya yelteneceksiniz bundan eminim ve yaptığınız yemeği seveceksiniz özellikle helal gıda konusunda iradeliyseniz daha da şevke geleceksiniz. Belgesel 4 bölüm ateş,su, hava, toprak diye ayrılmış ateşte pişen yemek bizim kültürümüzde tam olarak mangal olayı koca bir domuzun pişirildiğini görünce çok izleyesim gelmedi ama 2. bölüme bayıldım dışarıların mutfak oluşu , bir milletin damak lezzetini değiştirince onun aslında kültürünü yok edildiği, gibi konular bilimsel olarak açıklanmış ve verilen mesaj çok güzel mesela Çin ve uzak doğu mutfağı henüz dışarı çok açılıp yerel damak tadını kaybetmiş değil ama maalesef Hindistan bugün günden güne fastfoodla mutfağını yitiriyor Türkiyeden bahsetmiyorum bile 2. bölüm Hindistan mutfağına değinmiş. İslami noktalarda da güzel örnekler sunması hoşuma gitti Micheal Pollanı araştırdım (belgeseli sunan abimiz)b beslenme üzerine hemen kitaplarını almaya karar verdim alıp okuyunca paylaşacağım.En hoşuma giden fikir ise 2. Bölümde şöyle bir tavsiye oluyor canın bir şey mi yemek istedi onu Dışardan isteme kendin pişir ne olursa olsun senin elinin lezzeti ona deysin hem bu sayede dışardan yemeyi de bırakmış olursun. Son zamanlar da bu beslenme olayına kafayı taktığım için her noktadan ilgimi çekiyor elimden geldiğince sizinle paylaşmaya da gayret edeceğim. farklı tarifler yapmayı çok seviyorum italyan, meksika, uzak doğu mutfağı gibi eğer tavsiyeniz varsa beklerim :)


yaaa bu belgesel tam bir terapi nasıl keyifli izleyince anlayacaksınız acaba dedim ben yemek yapmayı mı daha çok seviyorum yoksa yemek yapılışını izlemeyi mi? Bu belgesel bana bu konuyu düşündürttü. Dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şeflerin birbirinden estetik ve şık sunumlarını izleyince bu müthiş yemeklerin tadını aşırı merak ediyorsunuz. Aslında biraz da pazarlama ve reklam olmuş, Gastronomi okumayı düşünenlerin özellikle hoşuna gideceğini düşünüyorum. Mesela sebze için bahçe satın almış çoğu meyvesini  sebzesini kendi belirliyor. aşırı titiz ve ince ayrıntılar mevcut. ilk 4 bölüm Fransız mutfağı diğer bölümleri izleyemedim Netfilx üyeliğim iptal maalesef :( olan varsa yardımcı olabilir mi? (He bu arada dizi ve filmleri normal internet sitelerinden izliyorum. Dizist, dizilab, gibi siteler.)


bu bir korku filmi evet tam olarak bir belgesel değil çünkü izleyince kanınız donacak. Dışardan yemek yemeye son vereceksiniz ve İyi ki Amerika da yaşamıyorum diye şükredeceksiniz. Her konusu ayrı bir belgesel olabilecek potansiyele sahip bir yapım. ABD menşeli fast food öldürücülüğü, yediğimiz et ve tavuğun bize gelene kadar çektiği işkence ve genlerle oynanması basmışlar hormonu hayvan bir adım dahi atamıyor acımasızca bir muamele var izleyince vejetaryan bile olabilirsiniz hele o etlerin kesimi tam bir mide kalkması. Para asla insan canından daha değerli olmamalı. Kapitalizm paraya verdiği değeri insana vermez bunu net şekilde görmek mümkün. Beslenmede ki hatalı işleme yüzünden oluşan salgınlar da bir sürü çocuk hastalanıyor, şeker hastası oluyor bir sebze nasıl mc donalds menüsünden daha pahalı olabilir mesela bunu anlıyorsunuz. Emin olduğum bir şey varsa bu belgeselden sonra dışarda yemek yemeye son vereceğinizdir.

ek;HELAL GIDA
(Herhalde birçok nokta bizi ona bağlıyor insanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. Buyuruyor efendim. Peki bu yiyecek içecek neden bu kadar önemli? Gerçekten bu konu bedenimiz ve ruhumuza iyi gelecek mi?

Son yıllarda genç kesim ve çoğu insan sürekli manevi boşlukta olduğunu namazı kılamadığını hiçbir lezzetin yetmediğini öne sürüyor bunun başlıca nedeni helal gıdaya dikkat etmemekten geliyor. Allah dostları öfkeyle pişmiş yemeği dahi yemezlermiş. Şimdi kim nasıl ne derece Bu konuya kulak asıyor bilemiyorsunuz. İnsanların hayatı sadece yemek ve içmek üzerine kurulu asla sınır yok ruh açlığını bedenden çıkarıyor ve ibadette hantallık üşengeçlik gibi sorunlar sizi daha da çıkmaza itiyor. Besmelesiz pişen yemek, abdestsiz mi abdestli mi yapıldı ?

Yapan kişinin ruh hali nasıl? namaz kılıyor mu helal kazançla mı ?

önünüze geldi et ne Eti ? Bunların hepsi ruhun zehirlenmemesi için alınması gereken tedbirler. Dışardan yemek yeme kültürüne kendimizi o kadar kaptırdık ki korkarım artık ev yemeğini yadırgayacak duruma gelelim. bu kadar mı üşeniyoruz motosikletler evlere yemek taşıyor bu ne ara bu kadar sıradanlaştı?
Büyüklerimiz bizlere dışar da alışveriş yaparken bile önlerden olanlardan seçme alttakilerden seç ola ki bi mazlumun gözü takılmış canı çekmiştir onun hakkı geçmesin o gıda kasvet ve gaflet vermesin  derdi. Şimdi her yemek bir vitrin olmuş. Evde yemek pişerdi annem camı açtırmazdı yada fırına bir yiyecek götürünce kokusu yayılmasın kimsenin canı çekmesin diye titizlik gösterirdi. Aradan çok zaman geçmemesine rağmen nasıl bu duruma geldik bir anlasam..

İşin doğal, temiz,katkı maddesine bulanmamış olması boyutuna girmiyorum bile son yıllarda yapılan araştırmalar ciddi şekilde korkutucu. Sadece yeme içmeden zevk alan ,dışarda yemek yemeyi aktivite haline getiren ve bu beslenme yoluyla sağlık sorunlarıyla savaşmak zorunda olan nesiller geliyor.

Çözüm; Müslüman daima uyanık olacak araştıracak öğrenecek. Helal noktada gözü açık olacak dışardan yemeyecek elinden geldiği kadar evde kendi şartlarında abdestli, dualı pişirecek. Bir toplumu değiştirmek istiyorsanız onun damak zevkiyle oynayın diyorlar)


tasarımı sever misiniz o zaman buyrun dünyanın en ilginç mimarisine sahip evler adamlar yapmış bee diyerek sonunu getireceksiniz. Evet sonunda bitirdim yazıyı umarım faydalı olmuştur. Bana her zaman yazabilirsiniz..
sevgiyle kalın

iletişim; koyusiyahli@gmail.com




26 Haziran 2018 Salı

ramazan umresi

herkese selamun aleyküm çok şükür vakitli bir şekilde yazıyı yazmak için klavye başına geçtim yazacağım o kadar çok şey var ki ama nedense başlayınca hepsi uçup gidiyor. Öncelikle hepinizin geçmiş bayramı mübarek olsun bu yazı ramazan umresini detaylı anlatmak için yazılmıştır umarım faydası olur;

bundan 4 yıl önce umreye gitmek nasip olmuştu tamamen nasipti çünkü tek kuruş ödemeden gidip geldim oraya bir kere gidince hep gitmek istiyorsunuz öyle bir sevda oluşuyor gönlünüzde ben hep Allahım bir dahakine ramazanda ve eşimle gelmeyi nasip et diye dua ettim ve bakın duam ne güzel tezahür etti :) dua önemli.. bu seferde hacca çağır mevlam diye dua ettik bakalım umarım samimi ve geri çevrilmeyen bir dua olmuştur. Her şeyin ilki bir başka oralar da ilk gittiğimde çok başka olmuştu benim için, ama ramazan o kadar bereketli o kadar güzel ki o tablo karşısında  sadece islam nimetine şükrediyorsunuz bana çok çok dolu bir 17 gün oldu artık her ramazan niyetlenirim ama gider miyiz Allahu alem.
hüdai vakfı her yıl ramazanda medine'de sofra açar ve bizim camiamızda orada bulunur elhamdulillah osman nuri topbaş hocamızla gitmekte ayrıca güzel bir lütuf oldu bana onu da çok istiyordum. Ve tabiki en yakın arkadaşlarımdan biriyle ekip halinde niyetlendik inanın niyet oldu mu her şey mümkün. Maddi olarak pek hazır değildik ne olduysa niyetlenince para birden bire birikmeye başladı sonrası çok şükür mevlam ulaştırdı.
Bizim vakfın tercih ettiği turizmle gittik yakın arkadaşım önceden gittiği için bizde onlara uyduk maalesef otelimiz bayan girişindeyken erkekler girişinin oraya alındı o bizim için biraz üzücü oldu otelin yeri güzel ama hizmet ve hijyeni pek güzeldi diyemeyeceğim. Mekke oteli daha iyiydi üstelik yürüme 10dk falan sürüyordu

ilk gittik hemen bir güzel dinlendik biz ilk medineyi tercih ettik hem vakıfla beraber olalım,hem mekke'de ibadette zorlanmayalım gündüzünde de gecesinde de tavaf edelim diye mekkeyi bayrama bıraktık iyi ki bırakmışız yoksa ben tavaf falan yapamazdım herhalde Medine bile ne kadar zorladı anlatamam lütfen gitme niyetiniz varsa her türlü ekipmanı yanınızda bulundurun hava çok sıcak olduğu için bulantı, ishal, antibiyotik, ağrı kesici, vs vs mutlaka alın adamı fena çarpıyor mesela benim sürekli her vakit burnum kanıyordu elifciğimde burun kremi olmasa durmayabilirdi o yüzden ramazana tedarikli gidin takviye almayı  da unutmayın neden mi? Hacca gelenler hacc gibi kalabalık hatta bu sene çok çok fazla kalabalık olduğunu söylüyorlar medinenin yüz ölçümü büyük olmasına rağmen insanlar ciddi anlamda sığmıyordu anlatamam kalabalığı. şöyle söyleyeyim oturmaya yer kalmıyordu hele iftara yakın sokaklar baştan sona sofra dolu biz ikindi de gidip daha da gelmiyorduk. Hüdai vakfı 24. kapıdan girişte sağa doğru en sonlarda açıyor birde uhud kapısının önünde sofra açıyor teravihte 23. kapının önün de kılınıyor erkeklerde 19. kapının önünde ve 28. kapının hizasında sofra açıyor. O sofraların bereketini yemeyen anlayamaz bereket.. bereket.. canım şunu istedi bunu istedi diye bir dünyevi arzu söz konusu değil orada anladım doymayan mide değil doymayan nefis.. sadece yoğurt, hurma, zemzem bir parça ekmek ve dukka denilen bir baharatla doyuyorsunuz hatta fazla bile geldiği oluyor otele gidip tekrar hiç yediğim olmadı ama bazen 23. kapının dışında pilav tatlı dağıtıyorlardı ondan yediğimiz oluyordu



5 yada 10dk içinde yemeniz lazım yoksa elinizde kalır hemen sofralar poşetlerin içine doluyor ve yüzünüzü kıbleye dönüp namaza duruyorsunuz akşam namazından sonra öyle dinlenmek uzanmak pek mümkün değil teravih için yer kapmaya koşuyorsunuz biz hiç teravihi içeride kılmadık klima çarpıyor diye hemen dışarı çıkıp yer kapıyorduk birde son 10 gün diye hatm-i osmaniyye yapalım dedik yani 1 hafta da hatim cuma başlayıp cuma bitiriyorsunuz yapmak isteyen olursa;


1.Gün:Cuma gecesi;Fatiha_i Şerife Süresinden Maide Süresi dahil,

2.Gün:Cumartesi gecesi;Enam Süresinden Hüd Süresi dahil,

3.Gün:Pazar gecesi;Yusuf Süresinden Meryem Süresi dahil,

4.Gün:Pazartesi gecesi;Taha Süresinden Kasas Süresi dahil,

5.Gün:Salı gecesi;Ankebüt Süresinden Sad Süresi dahil,

6.Gün:Çarşamba gecesi;Zümer Süresinden Rahman Süresi dahil,

7.Gün:Perşembe gecesi;Vakıa Süresinden Nas Süresi dahil. şeklinde çok lezzetli durmadan kuranla meşgul olmak kadar lezzetli bir şey var mı ya? yok.
teravih 3 saat sürüyordu belki daha fazla artık hesaplama yapmamaya başladık ibadetin hesabı kitabı olmaz ondan ya lezzet alırsın yada lezzet. İlk çok zor gelmişti kıl kıl kıl hem yavaş hem hatimle bide 2 saat sonra son 10 gün diye teheccüt kılınıyor o da yaklaşık bir rekat 20 dk falan sürüyordu aynı efendimizin namaz kılınışı gibi uzun uzun secdeler uzun uzun dualar imamın boğazına ayetlerin düğümlenmesi çok güzeldi açıkçası uyuyup dinlenmekte lazım o yüzden teheccütün genelde 4 rekaatını kılıyorduk o da mümkün değil hepsini ayakta kıldığım :D yine de lezzetini anlatamam :(( sürecimiz şu şekildeydi; uyku namaz kuran, namaz, kuran, iftar namaz, namaz,namaz,kuran, sahur hayatı ibadetin arasında yaşamak hakikaten islam olmak tam olarak bu oluyor biz hayatın arasında ibadeti yaşıyoruz bu zaten bizi manevi açlığa mahkum eden.
 Orada bir Arap arkadaşla tanıştık şu Arapların Türk sevdası, bizim Türklerin Kore sevdası gibi resmen kız kendi kendine Türkçe öğrenmiş bizi sevme sebebini sorduk çok kibar bir milletmişiz tabi katar olayından sonra Suud Hükümetiyle  aramız pek iyi değil ama bu onların bize sevgisini azaltmamış orada gerçekten bizim milletimize şükrettim hem temiz hem medeni insanlarız Avrupa pohpohlayıp bizi yerenlere oralara gitmelerini tavsiye ederim. Şuan Arabistan 28 şubat dönemi gibi bir dönemden geçiyor bir yerde oturup sohbet halkası yapmak, kuran ilmini okul dışında bir müesseseden almak yasak bu sebeple çok bilinçsizler aynı bizim Türkiye de bonesiz tayfa orada da fazlaca mevcut Rabbim silkelenme nasip etsin.
Gelelim ramazan umresinin meşakkatlerine ben ömrümde böyle kalabalık görmedim bizim bir ihvan teyze var gelini yeni Müslüman olmuş özellikle ramazan umresine getirmiyormuş gördüğü manzaralar onu İslamdan soğutmasın diye hiçbir milleti yargılamak bizim haddimize değil hele ki oralar da ağzınız gözünüz diliniz kapalı olmalı benim bu söyleyeceğim sizin dikkat etmeniz için uyarı. Her medeniyetin bir yaşam biçimi var elbette, ama temizlik bunların hepsinde kültür olamamış maalesef. Müslüman ülkelerden bu tabloyu görmek çok üzücü sürekli Hüsn-ü zan yapmaya çalışsam da tıkandığım noktalar çok oldu. Son 10 gün olduğu için Mescid-i nebevinin içinde uyumak kalmak serbest bazıları resmen orayı evi yapmış sizin kullanmanıza oturmanıza asla izin vermiyor bi tanesi neredeyse dövecekti bizi. Hacı kuran oku , bak itikaf diyorsunuz uzanıp size uykunun asıl itikaf olduğunu söylüyor bizde artık kendi aramızda uyuyacağımız zaman hadi itikafa diye bir espiri oluşturduk :D çünkü cidden ev gibi Mescid-i nebevinin içine yerleşmişler genelde Pakistan ve Hindistanlılar mevcut sadece otobüs paralarını veriyorlar yemek içme zaten sofradan e Mescid-i nebevinin içine yerleşip sizin imtihanınız oluyorlar evet bazılarını Allah siz imtihan olun diye de çağırıyor diye düşünmeye başlıyorsunuz. Zaten tuvaletlere terliksiz girmelerinden tutun neler görüyorsunuz neler o yüzden seccadesiz asla namaz kılmayın ve seccadeden insan ayağının geçmesine mümkün mertebe müsaade etmeyin durum pek içler açıcı değil ayrıca çantalarınıza iyi sahip olun bizim kaç tanıdığın teheccütte secde de uzun kalınıyor diye o esna da çantası parası telefonu çalındı maalesef.

daha önce gitmiş olanlar efendimizi ziyarete girmenin ne kadar arbedeli olduğunu biliyordur o bağırmalar çağırmalar zılgıt çalmalar adeta ben neredeyim diye kendinizi tokatlama evresine geliyorsunuz fakat yine de girince o durum sonlanıyor. Biz ikinci girmeyi denedik ama başaramadık o kadar ki kalabalıktı sonra ki gün ise girdik üzerine 5 gün girmedik çünkü resmen ölüyorduk bazıları provakasyon olduğunu söyledi artık ne derece doğru bilemem o gün haddinden fazla kalabalıktı hatta çıkmaya çalıştık ama bi yandan da hiç giremediğimiz için ne olursa olsun tamam dedik kapı açıldı ayaklarımız havada ilerledik tam kapıdan gireceğiz biri düştü bazıları ittiler diyor onun üzerine millet patır patır devrildi ben ve arkadaşımın kayınvalidesi zar zor çıktık ama arkadaşım ve annesi kaldılar o anı size anlatamam koca koca adamlar geldi izdihamı engelleyemiyor izdihamdan nasıl ölünür anlamış oldum hıçkıra hıçkıra ağlıyorum kadınlar artık adamlara el uzatıyor kurtarın bizi diye arkadaşımı öyle gördükçe çaresizlikten elim ayağım boşaldı en sonunda 10dk sonra bi şekilde bu durum diner gibi oldu o esna da arkadaşımı ve annesini var gücümle çektim çok çok etkilendim ben bir daha girmem dedim efendimize o şekilde varınca hiçbir şey anlamadık zaten.. 3 kişi vefat etti bu bahsettiğim olay halıların orada yaşanmadı daha kapı da böyleydi durum. Arabistanın bu duruma ciddi anlamda bir düzenleme getirmesi lazım. gitmeden 2 gün önce sabah namazından sonra sakin dediler gerçekten de denedik baya sakindi elhamdulillah ama bacaklarımız titreye titreye girdik. Allah ölümünde güzel olanını versin ramazan dışında böyle değil korkmayın aslında ramazanda da böyle değilmiş yaşayacağımız varmış he bide o kadar çileyi çek ama efendimizin cennet bahçesi dediği hiza da namaz kılama gerçekten insan üzülüyor onun yerine yeşil kubbeyi dışarıdan izlersiniz dışarıdan selam verirsiniz tam brandanın çekildiği hiza da tevbe sütunu ve hz aişe sütunu var oralarda bayanlar değil beyler kılıyor..

yeşil halıya gelmeden önce beklediğiniz alan bu yer işte burası kumluk diye geçiyor burası efendimizin evinin önü o an efendimizle içten konuşmayı ihmal etmeyin ben kaside-i bürde okumuştum çok özel hissettirdi tavsiye ederim.

  Sürekli bir tedirginlik hali var acaba bayram nerede olacak biz Medine de bayrama girmek istiyorduk ama Arapların bayramı malum belli değil son teravihle belli oluyor çok şükür bayramımız bir oldu efendimizin hadisi var ramazan umresi yapan kimse benimle hac yapmış gibi sevap alır e bizde umre için kalkıp Mekkeye gidip günü birlik umremizi yapıp dönünce baya bildiğiniz haşatımız çıktı o gece de Türkiyeye göre kadir gecesiydi gerçekten hem Mekkeyi hem Medineyi aynı gün değerlendirdik orada her gece zaten kadir gibiydi bunun ertesi günü de Araplara göre kadir gecesiydi o nasıl kalabalık o gün halkı da geliyor düşünün adım atacak yer yoktu resmen şok olduk yani çok güzeldi ne kadar meşakkatli olsa da inanın değer.. ama durun asıl şoku bayram ve öncesinde yaşadık :D
Resmen herkes bunu büyük bir olay gibi kabul ediyor acaba yarın bayram mı değil mi eğer teravihe tekbir alırsa bayram değil almazsa bayram kabul ediliyor bizde heyecanlıyız tabi bide o gece hatim duası yapılıyor o nasıl dua o nasıl yakarış her neyse iftar yaptık olduğumuz yere halı bile serilmedi hemen teravih için yer oluşturduk yoksa kalıyorsunuz ortada tıkış tıkış son teravih imam son rekatte uzun uzun dua ediyor hıçkıra hıçkıra ağlaya ağlaya sizde kendinizden geçiyorsunuz cemaatte imam da herkes ağlamaktan bi hal oluyor dil Arapça ama yakarış niyaz o an kalbinize işliyor ben ömrümde Rabbime böyle dua ettiğimi hatırlamıyorum artık her ramazan gidemezsem bile açar izlerim.
 Ertesi gün teravih kılınmadı anladık ki bayram. Bayram namazı için gece 3 ten gelip yer kaptık takdir edersiniz ki dolup taşıyor bi görseniz o mescidi Allahım nasıl güzel bir bayram bizim ülkemizde de böyle olsa ya herkes cıvıl cıvıl genci, çoçuğu hele o çocuklar nasıl güzel bir ortam... o tekbirler o dualar herkes birbiriyle kucaklaşıyor işte diyorsunuz islamın bereketi elhamdulillah bayram beni çok etkilemişti hem bayram namazı kılmak hem cuma hepsi çok güzeldi cumadan sonra efendimizi selamladık ama efendimize veda edilmez biz kavuşanlardan olduk elhamdulillah içimiz bayram yerine döndü elhamdulillah.. he bu arada lezzetli hurma almak istiyorsanız pazardan değil hurma bahçesinden alınız şiddetli tavsiyemdir



cumadan sonra Mekkeye geçtik Medine bu sefer hem uzun hem çok özel oldu benim için Kabe her zaman daha başkadır gönlümde.. şuan ikisi de eşit artık bence :) 
Mekke, hem sıcak hem nemliydi ama çok şanslıyız ki sakindi gündüz ve genelde gece yaptık tavafları. eşimle olmak çok özeldi çünkü sizi gözeten birinin olması inanın çok önemli mutlaka mahremle gitmelisiniz diyorum ve rabbime sizi de bu özel duygulardan nasipdar kılmasını niyaz ediyorum oraya gidenin dünyası değişir gönül ufku genişler siz yeter ki niyetlenin rabbim nasip eder. Dünyayı gezip bir sürü  insan tanıyarak kültürlü olacağını düşünen modern kesime modern olmayan kesime de umreye gitmelerini tavsiye ediyorum çeşit çeşit ırk ırk millet var daha büyük kültürü bulacağınız bir yer daha yok inanın bana gidin ve görün ahireti dünyaya tercih etmek neymiş efendimizin o ruhaniyetinden hisseler almayı ve devam ettirmeyi rabbim cümlemize nasip etsin.. sağlıcakla kalın dualar da buluşalım selamun aleyküm..



(Mekke...
Uykuya mahkum olan gözlerle uyutmuyor buralar sizi belki ayaklarınızın ağrısından yürüyemiyor, sıcaktan neredeyse nefes alamıyorsunuz ama tüm bu zorlukları unutturan bir şenlik var içinizde. Şuan dönüş yolundayız hiçbir kelime yok bu anı ifade etmek için size hiç yemediğiniz bir yemeği nasıl anlatabilirim ki anlatamam anlatılmıyor işte.
Dünyaya dair her kavram önünüzde nasıl küçülüyor bir bilseniz, bir bilseniz anlamlı dediğiniz her mana nasıl anlamsızlaşıyor Beytullah’ı görünce, vallahi buraya gelmek için herşeyinizi verirsiniz. O duygu yoğunluğunu o dünya hırsından arınmış hali geride bırakıp ben geldim yâ rabbim herşeyimle hiç olmaya geldim dünyayı bırakıp ahireti senden istemeye geldim der ve “istemez misin ya Ömer dünya onların ahiret bizim olsun” ne demek anlarsınız çünkü Rasulullah’ın burada yaşadığını hiçbir insan kaldıramaz Kabe’nin hatim kısmına bakarsınız miracı görürsünüz, üstüne bakarsınız bilali habeşiyi, rükn-i yemaniye bakarsınız mübarek dudak izini, arkasına bakarsanız boynuna atılan deve işkembesini sonra Beytullah’a bakarsınız görürsünüz o güzel ev ne kadar özlemiş efendisini (sav) ah edersiniz ah efendim ben bu dünyada nasıl senin ümmetin diye geçiniyorum dersiniz bir kuru ekmeye doyan peygamberin, çeşit çeşit nimetlere mızmızlık eden ümmeti olmaya haya edersiniz...
Kabe’ye bakarsınız sanki içinize doğru açılır içiniz olur, okur, oluşturur. Bir bina asla değil öyle yüksek öyle heybetli insanlar akışına kapılmış gidiyor bir düzen bir ahenk siyahı, siyahın en koyu tonu bakarken dehşet ve heybet içinizi kaplar dua edip gözyaşı akıtan insanların sadece bir tek çizgide sıkı sıkıya safa durmuş , bir tek rabbe yönelmiş bir tek duayla dili ıslanmış Fatiha neymiş ihlas neymiş manasını kavramış olduklarını gördükçe tutamazsınız kendinizi, tutamazsınız işte çünkü bu kalabalık mahşeri çünkü gerçekten mahşer provasındasınız. Ufak şeyler lüzumsuz dünya çürük meyve tadında aklınıza gelen herhangi bir meşgale yok hep Böyle olsa ya dünya gözümüzde bu kadar küçülüp Beytullah dünyayı bu kadar örtse ya. Ah rabbim o kadar büyüksün ki huzurunda küçük bile değiliz..)

ayrıca ilk umremde yazdığım ''48 saat sonra ''yazım blogda mevcut onu da okuyabilirsiniz..

12 Mayıs 2018 Cumartesi

Peygamberimizi hasan gibi sevmek

burada yazdığım hadise gerçek bir olaydır ethem cebecioğlu hocanın bir konuşmasından alıntıdır ses kaydı mevcuttur. İnanıp yada saçma bulmak tamamen size bağlı beni son zamanlarda en etkileyen hadiselerden biri olduğu için sizlerle de paylaşmak istedim uzun ama okumanızı tavsiye ederim;

''bizim ankara'da hasan diye delikanlı çocuk ya 25 sene oldu yada 30 seneye yakın ama 30 sene falan oldu öyle hatırlıyorum. Yaşadığımız hatıramız. Hasan güzel bir çocuktu. yaşı 11-12 o civarda daha buluğa ermemiş. O sıralarda çağrı filmi vardı ve yaygındı. ilk ingilizce sonra arapça sonra türkçe

6 Mayıs 2018 Pazar

aylık değerlendirmeler/ nisan

herkese merhabalar aylık değerlendirmeler nisan ayı yazısı biraz gecikti çünkü son zamanlarda canım hiçbir şey yapmak istemiyor hatta bu yazıyı yazmak bile güç bela ama yine de iyi geleceğini umarak başlayalım şöyle ki;

bu ay film ve belgesel karışık izledim uzun zamandır belgesel izlemediğim için ne yapıyorsun kızım aç izle şu belgeselleri diyip hemen izlemeye koyuldum

14 Nisan 2018 Cumartesi

Evlilik süreci

herkese merhabalar ev temizliği ve rutin haftasonu düzenlemelerinden sonra oturup içimden yeni bir yazı yazmak geldi bunun sebebi hem sizin ilginiz -çok teşekkür ederim- hem benim güzel bir kafa dağıtma ihitiyacım. instagram ve twitter üzerinden bana konu tavsiye eder misiniz diye sordum çok güzel fikirler vermişsiniz teşekkürler bunlardan en fazla gelenlerden bir tanesi evlilik.
bilmeyenleriniz varsa ben yaklaşık 10 aya aşkın bir süredir evliyim. İslami doğrultu da bir hayat yaşamak, nesiller inşa etmek ve rasulullah efendimizin sünnetini yerine getirmek için sonuna kadar, hele ki ahir zamanda evliliği tavsiye ediyorum. Ama çoğu insanın gözünden kaçacak yada bu önemli değil diye bir tarafa bıraktığımız detayları kendi evililiğimden yola çıkarak değil(!) genel izlenimleriyle aktarmaya çalışırım evlilik uzmanı vs değilim ilgi alanıma da girmeyen bir konu fakat yine de faydalı bir yazı olmasını ümit ediyorum. yazıyı 3 kısıma bölecek olursak ilk olarak;

2 Nisan 2018 Pazartesi

aylık değerlendirmeler / mart

merhabalarrr bu ay ki değerlendirmeler maalesef çok dolu dolu değil çünkü izleyecek dizi bulamadım ve eşim harry potter serisini izlemediği için en baştan onunla izlemeye başladık o yüzden tavsiye edebileceğim filmde çok fazla yok yine de istifade edeceğiniz paylaşımlar yapmaya çalışacağım tabi ki;

öncelikle okunan kitaplardan başlayalım;

normalde tasavvufi eser okumayı çok severim ama tasavvufun biraz daha teorik ve açıklayıcı yanını seviyorum. Okuduğum da bana keramet değil, maarifet anlatmasını bekliyorum. kitap yine de oldukça akıcı ama hiç tasavvuf hakkında fikri olmayan birine önermem çünkü garipsemekle kalmayıp ayıplayabilir. Biraz ütopik aynı zaman da dünyanın fani oluşundan da dem vuruyor. Yazar  kendisi halveti tarikatine mensup en hoşuma giden ise okuduğum çoğu hikayenin aklımda kalması.


bu kitabı bir hocamın tavsiyesi üzerine aldım ama gerçekten beğenmedim ve beğenmek zorunda da değilim. Altını çizdiğim birçok yer var ama beni kitaptan iten bir manyetik güç vardı sanki. Ruh halime hiç iyi gelmedi sürekli şikayet ve eleştiri üzerine yazılmış. Etrafımızda zaten bu tarz insanlardan oldukça fazla var bide kitaplar da bunu görmek bana bunaltıcı geliyor. Muhakkak ki okuyanı seveni vardır felsefe okumayı severim evet felsefe de var ama aradığım o zihnimde fırtınalar oluşturan cümleler maalesef ki yok. O kadar abartılmasına mutlaka okunmasına gerek var mı bilemiyorum bunu okuyacağıma imam gazaliden bir şeyler okur överim en azından takdir yerini bulur. Okuyunca içinizin çürümesini istiyorsanız buyurun okuyun.


bu ay en beğendiğim kitap bu oldu sanırım çok çok hoşuma gitti.
Hacmi küçük derinliği büyük olan bir kitap okurken ansiklopedi okuyor hissi oluşuyor. Son derece ağır hemen bitecek gibi değil ama ciddi anlamda çok beğendim. Kapitalizm ve toplum eleştirisini oldukça güzel açıklamış. Kitap bir sosyolojik eserdir diyemeyiz çünkü sosyologların görüşlerini çok fazla barındırmıyor daha çok felsefik yaklaşımlar da bulunuyor nietzsche, platon ( platonun mağarasını izahı çok güzel) heidegger gibi düşünürlerin fikirlerini sunuyor A ya A diye bakmayın derinliğini kavrayın diyor. Her kavrama bir anlam, her anlama bir kavram yüklenmiş. Bir kaç alıntı sunacak olursam;
“ gerek düşünce gerek ilham boşluğa gerek duyar
-Hakikat, diğer her şeyi yanlış ilan ederek kendini ortaya koyar ve kabul ettirir
-Fotoğraf olmuş olana tanıklık eder bu nedenle genel havasında hüzün hakimdir
-kendini ışıklandıran herkes kendini sömürüye teslim eder”


hazır umreye gidecekken inşallah tabi s.a.v efendimizin hayatına dair akislerden faydalanmak yerinde olacaktır. Muhammed emin hocanın siyer noktasındaki muhabbeti, doluluğu ve hizmetlerine hayranım bu okuduğum ikinci kitabı siyer öyle bir alan ki ne kadar okursanız okuyun yine eksik kalıyorsunuz ve aynı olayları her okuduğunuzda farklı şeyler hissediyorsunuz. Kitabın dili çok anlaşılır her seviyeden insana hitap edecek türden eğer çok fazla siyer kitabı okumuşsanız biraz basit bile gelebilir. Yine de çok beğendim ve etkilendim. Kitabın içeriği de çok hoş sadece sahabenin sevgisinden değil efendimizin de sahabeyi ve ümmetini nasıl sevdiğinden bahsetmiş.En önemlisi efendimizi neden sevmemiz gerektiğine çok güzel değinmiş.

sinema da film izleme kültürümüz yok bizim diyorlar , ama bir sinema biletini 20 tlden aşağı satmaktan da  geri adım atmıyorlar filme başlamadan 1500 tane reklam mı dersiniz ımax salonu olmayan sinema salonlarına o parayı vermek mi yoksa izlediğiniz filmin beş para etmemesi mi?
ülkemizde kültürel faaliyet bile bir lüks sadece sinema değil tiyatro da aynı şekilde. her neyse bu konu uzar da uzar. Filmi beğenmedik boşluğumuza denk geldi de gitmiş bulunduk bi kere komedi sektörünün sadece bel altı olmasından çok çok sıkıldım çünkü bel altı bir komedi malzemesi değildir bir seviyesizliktir salın bizi artık. Ahmet kuralın oyunculuğunu dizi performanslarından beğenirdim ama yok adam dökülmüş film çekmek için çekilmiş evde izleyebilirsiniz ama sinemaya gitmeye değmez.


shape of the water mı I tonya mı izlesem dediğimde çoğu kişi I tonya izle dedi. Filmi genel olarak beğendim ama çok şiddet içerikli olması beni psikolojik olarak etkiledi ve bir kadının bu kadar aklını kullanamaması da kızdırdı bir yandan da acıdım çünkü dışlanmış ve sevdiği buz pateninden uzaklaştırılması onu tam olarak hayattan tecrit etmiş. Gerçek hayattan uyarlanmış ve aslında doğru bilinen gerçekleri gün yüzüne çıkarmış gibi sadece oscara aday diye çekilen filmlerden olmamış yani. Tonya karakterinin örnek alınacak bir yönü yok sadece azmi ve bir şey olmak , elde etmek için o çabası güzel onun dışında aileden ve toplumdan dışlanmış ve bunu bence kendi kendine yapmıştır. Kendim ettim kendim buldum tarzında. Bununla beraber ailenin ne kadar önemli olduğunu görmüş oluyorsunuz annesi maalesef onu bu hayat yolculuğunda zalim bir şekilde yalnız bırakmıştır. neyse izleyip kendiniz dersler çıkarabilirsiniz zannımca.


eşim çok ön yargılı olmasına rağmen izleyince çok sevdi aranızda izlemeyenler varsa mutlaka ön yargısını aşıp izlesin biz harry potterla büyüdük ve çocukluğumuza her dönmek istediğimizde onun dünyasına yeniden yolculuk yapıyoruz. En sevdiğiniz bölümü hangisi yada en sevdiğiniz karakter ? benim ateş kadehi sanırım 1000 kere izlesem yine izlerim tavsiyeleriniz ve görüşlerinizi benimle paylaşın. sevgiyle kalın
evet maalesef bu ay ki değerlendirmeler bu kadar bir daha ki ay görüşmek üzere

iletişim : koyusiyahli@gmail.com

11 Mart 2018 Pazar

aylık değerlendirmeler/ şubat

size galiba bir özür borçluyum şubat ayı yazısı baya gecikti. Yoğun bir ay oldu ve mart ayı da aynı yoğunlukla devam ediyor ama dolu dolu bir yazı olması için bilgisayarın başına geçtim umarım telafi etmiş olurum :)

ilk olarak kitaplardan başlayalım o zaman;

9 Mart 2018 Cuma

yazıya sığmayan Bursalı hanım hatice okur

eğer Rahman bize bir uyarı da bulunacaksa bunu imtihanla değil, hafif bir tokatlamayla da yapabilir ve sarsılırsınız.
bu hanımı dinledikten sonra sanki omuzlarımdan biri tutup beni baştan aşağı silkeledi. Bu kendisini ikinci dinleyişim nedense bu sefer daha farklıydı..
sanki imanın ete kemiğe bürünmüş haliyle tanıştım kaç gün oldu etkisinden çıkamadım insan bir anda değişmez ama onu dinleyince değişmeye başladım. acayip bir şey yazıya dökülecek cinsten değil...
Bilirsiniz kadınlar mübalağa yapmasını sever tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki abartmadan aktarıyorum eğer sizde tanışırsanız ne demek istediğimi gayet net anlayacaksınız.

17 Şubat 2018 Cumartesi

ORALET

Bir kimseyi eleştirmeden 40 defa düşünmek gerekir mi yada hakikati söylemek için özgüveninizin tam olması? bir kaç zamandır benden giden bir özelliğimi tekrar geri kazanmak için gayrete başvurdum o da beni geri çevirmedi ve yeniden fark etmeye başladım. Evet fark etmek bu kişiye olgunluk katan en güzel perspektif fark edip akıllıca davranmak. İlla ''tehlikelidir, yaklaşmayın'' gibi bir uyarı tabelası olmasa da, onun tehlike olduğunu bilmek. Bu tehlike hepimizin eteklerine yapışabilir ve siz ne, ne oldu ?demeden tutuşturabilir. Bir topluluk bahsettiğim bu akım ve emin olun İslama gayr-i Müslimden çok zarar veren bir topluluk bunun nedeni kimlik bunalımı yani ne olduklarını onlar da bilmiyorlar gidişat gösteriyor ki; bilemeyecekler.

2 Şubat 2018 Cuma

aylık değerlendirmeler/ Ocak

herkese merhabalar ve keyifli tatiller, karın yağmadığı, soğuktan kemiklerin ısınmadığı ocak ayı değerlendirmelerini yazmaya başlayalım dedim. Bu ay 4 kitap, 3 dizi, 4 film ve birde gezip gördüğüm mekanları tavsiye edeceğim ilk olarak bu sefer kitaplardan başlayalım o zaman;

16 Ocak 2018 Salı

THE HANDMAİD'S TALE



herkese iyi akşamlar. Beni uzun süredir instagram üzerinden takip edenler bilir hikayelerimde dizi,film, kitap tavsiyelerinde bulunurum. Ama bu diziyi yazmak istedim çünkü aklımda birçok madde var. Nerden başlasam bilmiyorum diziyi eleştirenlerdenim ben, o yüzden ilk olarak sinema anlamında beğendiğim yönlerinden bahsedip sonra diğer maddeleri sıralayabilirim.

8 Ocak 2018 Pazartesi

Gerçekten öyle mi?

Hepimiz eksikliklerimizi itiraf etmede ve kabullenmede zorlanırız. Takdir sözlerini ise hemen, peşinen kabul ederiz üzerine birde eklemeler yaparız. Son birkaç zamandır gel-git yaşıyorum, sonuçta bende insanım. Çağımızın hastalığı olan her şeyi eleştirme hastalığından yakamı sıyırmak için can hıraş uğraşsam da en azından sorunun temeline faili yani kendimi koymayı karar verdim. Asıl sorunumuz; bu merkezde biz yokuz. Hep etrafımızdakiler hep diğerleri var. Ay ben eleştirdiğimi yapmam diye diye eleştirilen biz olduk.
  Her şey bize gösterildiği gibi mi sanıyoruz? değil. Sosyal medya tüm alanlarımızda söz sahibi artık biriyle konuşurken dahi; vakti gelse de instagram, Twitter adresimi versem orada popülerliğimi görse bana ona göre muamele etse diye pusuda yatan avcılar olduk. Herkesin yazar, herkesin bir söz sahibi olduğu kendi kendimize oluşturduğumuz bir zaman algısında gel- git yaşıyoruz.
   Bu insanlar akıp giden hayatlarında sıkıntı çekmiyorlar mı, ağlamıyorlar mı sorusu arasında sıkışıp kaldık. Evlilik gibi kutsal bir müessese dahi orada tüm çıplaklığıyla sergileniyor. Öyle birşey mi evlilik? Canımlar, cicimler, çiçekler böcekler. Gözünüzü seviyim yada banane gözünüzden. Gerçekçi olalım öyle değil arkadaşım öyle yapmayın. Evlilik muazzam bir sorumluluk, sabır, şükredebilme istiyor. Hadi gel şu fotoğrafa gülelim de bizi sorunsuz, best couple ilan etsinler. Yazık. Hadi çok iyisiniz, iyiyiz nasıl oluyor da nazar almıyor bu mükemmel aşkınız, ben oraya takılıyorum. Ben anneme bile anlatırken duraksıyorum Annem kötü düşüneceğinden değil, nazardan ablacım nazardan. Hele ki yuva kem gözlere şiş. Şimdi bunu yazdık ya evliliğimiz kötü değil, kötü de olabilir evlilik bu. Hiç kimsenin eşine elindeki telefonu burnunun dibine sokarak “bak onun kocası- hanımı neler yapmış” diyerek eşini bir şeylere mahkum edip, kalıplaştırma hakkına sahip değil. Sorarım o zaman  amacınız nedir? Mutluluğu paylaşmak mı? Yoksa çevrenizdekileri beklenti altına sokup hayatlarını zehir etmek mi? Abartıyor muyum kesinlikle hayır. Binlerce örneğini gördüm. İrade çok önemli irademize hakim olalım birde halimize.
 Çocuklarımızın bile özel hayatları bizim elimizde. Aman o çocuk demeyin bir gün yetişkin olacak şuan mudahale etmiyor olabilir ama gün gelip ederse o zaman dedi dersiniz.  İzni olmadan her anını paylaştığım evladımın hakkına girmiş olmuyor muyum? Benim anam, analarımız böyle değil ve hayatlarımızdan hiçbir şey eksilmemiş. Osmanlı döneminde hanımlar hamilelikleri belli olmasın diye 2-3 beden bol giyinirlermiş. Şimdikiler instagram da Doğum yapıyor. Bebeğin cinsiyetinden, şeklinden, mamasından hatta neredeyse altının temizlenmesinden her anına kadar çocuk WhatsApp da instagramda büyüyor. Eğer faydası olacak bir şey varsa bizimle paylaş yok eğer yoksa evladınla uğraş. Tabi bu sözlerim herkes için değil. Siz hangi gruptan bahsettiğimi anladınız umarım o gruptan olmazsınız,olmayız.

Tamam koyu yeter sen bi kendine bak diyorsunuz. Kendime bakmasam yazamam zaten. Eleştirdiğim şeyleri yapmamak için sınırlarımı zincirlemiş haldeyim sosyal medyanın bu hali,bu durum sadece üzüntü hissi veriyor. Yani başkalarının tecessüsünü bu kadar bilmek beni rahatsız ediyor. O insanla aynı evde yaşıyoruz adeta yada Benimle de böyle olabilirsiniz. Her ne kadar dikkatli olsam da son zamanlarda daha fazla üstüne düşüyorum bu meselenin. Alkışşşşş Şşşşşş.... Nefsimizi uyandırmayalım.
Benim derdim başkaları değil, biziz. Biz ne zaman bu hale geldik demeyeceğim bir şekilde geldik bundan sonraki süreçte ne yapayım ne edeyim bu aktardığım kimliğimi geri alayım çabası olmalı.
Herşey sosyal meyda olamaz, olmamalı. Benim için evvelde böyleydi çok yol katettim ediyorum da.

http://koyusiyahlii.blogspot.com.tr/2017/12/her-seyli-bir-yazi.html

Size faydalı olmaya karar verdiğimden beri en azından böyle. Başından beri, hayatım, şahsi özelliklerim, sevdiklerim sevmediklerimi sakınmaya çalışsam da bir şekilde sıçradı buralara önemli olan bundan sonrası değil mi? Her derde deva olacak bir çıkışımız bir kutumuz olsun içinde buraya aktarmayacağım o anlar biriksin. Çok mu polyonaca oldu? Olduysa kalsın, içimde biriksin.
İnsan olmanın sınırlarından çıkmamak için insan gibi yaşayalım sosyal medyadaki gibi değil. Sevdiğim , sevmediğim, giydiğim, beğendiğim, okuduğum, izlediğim her şey oradaki bir grup tanımadığım insan tarafından yönetilemez. Normal hayatta böyle bir şeye asla müsade etmeyiz en sevdiğimiz dahi olsa hele ki annemiz, kıyafetimize, izlediğimize bir laf söz etse kavga kıyamet. Ama sosyal medya da hiç tanımadığım birinin her giydiği kombine ''bunu nerden aldın?'' diyerek bana müdahalesine zaten izin veriyorum , acaba gerçekten özgür müyüm? Her şey iradedir. İradenize güvenin ama kibirlenmeyin. Malum hadisin zümresine dahil olmamak için.
 sosyal medya beni bu kadar ele geçirmişse ; black mirror nosedive çok yakın bir zamanda gerçekleşecek mi demektir? Bunu kim yaptı. BEN.

https://www.youtube.com/watch?v=kJhmz-nM-cQ