17 Ekim 2018 Çarşamba

kara kutu günlüğü/ perde I

merhabalar
hiç kendinizi derinlerde bir kara kutunun içinde hapsolmuş hissettiniz mi? Depresyon demiyorum çünkü depresyon ağır bir şeydir. İnsanoğlu her şeyi hafife aldığı gibi depresyonda gözünde yaşadıklarının karşılığı olarak kalıyor. Benim bahsettiğim iç buhran Necip Fazıl!'ın yaşadığı gibi. Günlerce tek bir ses tek bir teselli almaksızın tavanı seyredip,  baskılara güvenli cephenizde bir gard oluşturmak. Hoooooppp derken sosyal medya olduğumuzun aksi görünmemiz ikazını yapıyor. İyi de neden ? Neden sevinçlerimle ve acılarımla var olmayayım. Ben hiçbir şeye mecbur olmayacak kadar özel değil miyim yoksa kimliklerimi toparlarken sökülüyor muyum? Bu soruları size sorarken kendime de soruyorum çünkü hayat bir çıkış iki iniş hatta bazen çakılmaktan ibarettir. Önceden birbirimize ne okuduğumuzu ne izlediğimizi sorardık şimdi instagram yeterli. Evlenenin çocuğu olanın hatta sevgilisinden ayrılanın bile haberini oradan alıyoruz her şey o kadar spontane gelişiyor ki tek bir emoji tek bir like beni bir şey yapıyor sanıyorum sonra başıma dertlerimi unutacağım bir dert veriyor mevlam ondan gelen her şey en ala ama bunun instagram da karşılığı yok çünkü orası en örnek alınası hayatlarla dolu ve herkes bir günlüğüne de olsa ünlü, fikirleri önemli sayılan biri oluyor oluşturduğu kimlik oluyor, kendi kimliği ne gelişim ne varoluş sergilemiyor (felsefik düşünün) . Sahte sevinçleri, ufak kederleri rahatsızlık veriyor bana oradaki topluluğun halbuki bende kim bilir kimlere bu hissi vermişimdir mükemmel göründüğünü sandığım hayatımla. Kapatıyorum. Sadece telefon ekranımı değil kendimi de kendime kapatıyorum fakat Müslümanın depresyonu olmaz imanı vardır çünkü ama ben sanki bir buz dağına çarpıyor, çarpıyor ve sarsılıyorum. Ne zaman içten bir dua ettim sana yada işim düşmeden ne zaman çaldım kapını şükrü en son yemeğin arkasından kuru ifadeyle yapmıştım değil mi hangi kara delik yuttu beni ama gidecek başka bir kapı bilmiyorum ne olur aç kapını ben geldim bin parça pişmanlığımla senden istiyorum.
Derdimin ne olduğu çok önemli değil asıl nokta onu sahiplenebiliyor muyum herkese verdiğim tavsiyeleri kendi üzerimde de uygulayabiliyor muyum ve derdim benim rabbimle köprülerimi oluşturuyor mu cevap şimdilik evet.

    insanoğlu hızlı yaşar hızlı tüketir çünkü kaygıları ve endişeleri vardır mesela bir şeftali hemen açmalıyım meyve vermeliyim insanlar beni yemeli diyor mu ? İnsan diyor çünkü ölümlü. Bu kadar. Sonumu kendim yazıyorum hayat beni yormuyor mu her parçam başka bir ben. twitter ayrı bir ben, instagram ayrı, eş olan ayrı, öğretici olan apayrı. Tek parça olduğumu sanıyordum kolum kanadımı kaldırırım sanıyordum herkesi bulur beni bulmaz sanıyordum acizliğim tokat gibi yüzüme çarptı ve tüm çıplaklığımla kaldım. Soğuk ve karanlık hatta daracık bir yer gibi hissettim göğüs kafesimi. Ah dedim Rabbim olmazsa sahi kim tutacak elimi? Kalktım hemde daha güçlü bir inançla.
 Bana verilen bu hayatı elalem ne der? o ne düşünür ? kaygısı olmaksızın yaşamak için nihayetinde yaratılmışları razı etmek için yaratılmadık. Bundan sonra buraya sadece sevinçlerim, birikimlerimi değil buhranı olan günlerimi de not düşeceğim çünkü ben robot değilim insanım mükemmel hiç değilim acımla, sevincimle, kulluğumla varım.

o halde açılsın perdeler oyun başlasın!

bana her zaman yazın sıkıntı sevinç ihtiyaçlarınızda yardımım dokunursa ne mutlu bana.

iletişim;kousiyahli@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder