4 Ağustos 2018 Cumartesi

aylık değerlendirmeler/ temmuz

herkese merhabalar uzun bir aradan sonra aylık değerlendirmeler geldi bazılarınızın ilgiyle okuması beni çok şevklendiriyor gerçekten çünkü inanın yazmak neredeyse 2-3 saatimi alıyor okunmayacağını bilsem hiç yazmam şükür ki okunuyor :D neyse çok uzatmadan gelelim bu ayın okunan,izlenenlerine;

önceliğimiz kitaplar olsun aradan 1 ay geçince yazacağım yorumları da unutuyorum o yüzden kaydetsem iyi olacak ilk kitabımız;

Taha Kılınç abiyi sosyal medyadan biliyorum twitter da bilhassa sıkı bir takipçisiydim ama maalesef kapattı çokta güzel yaptı. Kitabı okurken bir adam bu kadar ince fikirli olabilir maşallah diyip durdum. Gerçekten eğer anlattığı ve yaşadığı hayat düsturu buysa tebrik ederim tam olarak İslam ahlakı ve ideal Müslüman kimliği oluşturuyor. İlginç olan kitapta okuduğum çoğu mesele aklımda bunun sebebi sürekli karşılaşacağımız olaylara değinmiş olması sanırım. Bahsettiği incelikleri hayatıma aksettirmeye çalışıyorum zevkle okudum. Sanırım facebooktaki yazılarından oluşuyor kısa kısa sizi yormadan inceden inceden işliyor zihninize. Kitapların bu yönünü çok seviyorum hayranlık duyduğunuz birini yakından tanıma şansı veriyor. Talha abiyi seviyoruz inşallah Kudüs'e onunla gitmek nasip olur ümmetin böyle güzel insanlara ihtiyacı var.


eminim ki bu tarz kitaplar piyasayı çok meşgul ediyor ilk defa okumaya yeltendim psikolojik ve sürekli hayat üzerine tavsiyeler basan ve sizi aklınız yokmuşcasına fikir sunan kitaplara sinir olurum o yüzden bu zamana kadar hiç kişisel gelişim okumadım bir tek sema maraşlının 2 kitabını okudum o da tam kişisel gelişim sayılmaz zannımca. Her neyse kitabı çok sevdim ama daha profesyonelleri var mıdır bilemem konusu;  ders çalışma sistemi, sınav sitresiyle başa çıkma, başarılı olmak için öneriler diye başlıklar altında size tavsiyeler sunuyor benim ilgimi çeken ise çizimleri oldu aşırı şeker çevrenizde öğrenci tanıdıklarınız varsa harika bir hediye olur.


her kitabın bir okunma zamanı vardır büyük bir buluşma gibi hayal edin bu kitabı 6 yıl önce falan okumak için bir arkadaşımdan almıştım ama pek beğenmemiştim daha sonra 1000 kitap uygulamasında bir okuyucu çok fazla övünce iyi alayım madem dedim zaten roman okuma dönemimin bittiğine kanaat getirdim  çünkü ne yaparsam yapayım olayların uzun uzun aktarılmasına tahammül sürem az o yüzden ya atlıyorum yada sadede gelen kısmı okuyorum. İlk bölümden zaten sonunu tahmin etmek kolay olay örgüsü biraz Türk sinemasına dönse de psikolojik roman dalında bence gayet başarılı kendinizi kaptırınca adeta karakterin kendi üzerinde yaptığı her eleştiri, her sınavda ben ne yapardım acaba? bende mi böyleyim yoksa? diye kendinize bir ayna tutuyorsunuz.

''Yine değişime direniyorsun! Çocuklar ile yetişkinler arasındaki temel farklardan biridir bu; çocuk, gelişme arzusu duyar. Yetişkin, değişmemek için elinden geleni yapar.''

"Ömrün boyunca genç kalmak istiyorsan, gelişim göstermeye, öğrenmeye, keşfetmeye devam et ve kendini ruhunu körelten alışkanlıkların içine ya da zaten yapmayı bildiğin şeylerin uyuşturan rahatlığına kapatma!


bu ay okuduğum en güzel kitap bu sanırım. Hocamızın bir çok kitabını okumama rağmen tavsiyesinin çok olmadığını fark ettim. Hocamız gerçekten bir derya ve bunu yazdıklarından anlamak pek ala mümkün sohbetleriyle, haliyle , ahlakıyla bu zamana kadar bana kattıklarını bilemezsiniz hayatımın değişim çizgisinde hocamız yer alıyor. İlk olarak bu kitap diğer kitaplarına nazaran çok hoşuma gitti bunun sebebi herkesin problemlerine yer verildiği için. Konya da ki gençlerle buluşmasında, bir mülakat şeklinde soru cevap yapılıyor ve bu soru cevaplar kitap haline gelince harika bir eser olmuş oluyor. Dili çok hafif bahsettiği konular ve çözümleri aslında şuan herkesin üzerinde durduğu, konuştuğu tavsiyeler verdiği konular çok şükür yıllardır sohbetlerinden, halinden sirayet almışız ki bakış açımız ve tavsiyelerimizin onunla aynı pencereye dayanıyor. kalemi çok zarif ve ince okurken sanki sohbet ediyorsunuz hissi var yada ben sohbetlerine sürekli katılınca artık nerede neyi söyleyeceğini yada okuyunca bunu hocamızdan başkası diyemez kanısına hakim olmuşum o yüzden bana ayrı güzel geldi. Gelelim sorunlara;
tasavvuf nedir; tarikat nedir? islamafobi nedir? ateizm deizm fitnesi? günümüz teknolojisinin topluma etkileri?bize kuran yeter diyenlere cevaplar? beşeri sistemler ve islam gibi bir çok konuda açıklayıcı ve tatmin edici en önemlisi yönlendirici cevaplar verilmiş mutlaka ama mutlaka okumalısınız.


eveet şimdi gelelim bu ay izlenenlere fark ettiğim şu oldu pek fazla belgesel izlemişim dönem dönem böyle takıntılarım oluyor ama bu kadar üst üste olunca ne oluyor yaw diye araya güzel bir dizi sıkıştırdım önce diziden bahsedelim o halde;


şu afişin tatlılığı ve sıcaklığından zaten izleyeceğiniz dizinin sizin ruh halinize hitap etmemesi imkansız diyorsunuz ama bazen etmiyor tabi bana etmedi mesela :D fakat İngiliz dönemini yansıtan (film kanada yapımı bu arada) filmlerin hepsini izlediğim ve geriye bir şey kalmadığı için bu minnoş dizi beni benden aldı bi kere bu güzel kızın o kızıl saçları, o romantik ve Jane Eyre den yaptığı alıntıları beni çocukluğuma götürdü çünkü hayal dünyası, benim çocukken oluşturduğumla bire bir aynı gibi büyüyünce her şey ne kadar da değişiyor şiir bile okumayı bırakıyorsunuz mesela.. Kızımız bir yetim ve iki kardeş onu evlatlık alıyor yaşadıkları kolay şeyler değil zeki,güçlü, çevik, fedakar inatçı bi o kadar hayalperest ve duygusal onun dünyasında dinlendiğinizi fark ediyorsunuz tabi benim ilgimi çeken kısım ise; o dönemin ambiyansı, renkleri, elbiseleri, sıcaklığı ba-yı-lı-yo-rummm bak yine pride and prejudice izleme vaktim gelmiş :D yeri gelmişken sevdiğim ingiliz yapımı filmleri tavsiye edeyim madem

pride and prejudice
far from the madding crowd
jane eyre
brooklyn
belle
the imitation game
the painted veil
the piyanist
The Theory of Everything
Love in the Time of Cholera
Girl with a Pearl Earring
one day
P.S. I Love You
Chocolat
Atonement
The Notebook
anne karanina
titanic
The Curious Case of Benjamin Button
  ahahaha yazmaktan sıkıldım yaz yaz bitmiyo devamı editlenecek inşallah :D


bu ay izlediğim tek film sanırım konusu itibariyle çok eleştirsem bir sürü ders çıkardım çok iyi bir baba ve çok kötü bir baba nasıl olunur sorusu bu filmde ama örnek alınması için demiyorum bu çizginin çekilmesine şaşırıyorum gerçek hayattan uyarlanmış paradan ve kapitalist sistemeden ilallah etmiş ayyaş bir baba ve onun deli ressam annesi çocuklarıyla beraber parasız bir cam evin hayaliyle o şehirden o şehire kovulana kadar sürükleniyor en sonunda çocukların canına tak edince olaylar değişiyor bazı sahneler beni aşırı sinirlendirdi bir insan çocuğa bakmak için aklı başında olmalı en başta. Çok fazla duygu karmaşası yaşatan yine de sonuna gelince aile kavramının ne kadar önemli ve vazgeçilmez oluşu dersini güzelce veriyor bu tür filmleri severim sinir etmeseydi iyiydi tabi :D

aaa bu filmi de izledim yazmayı unutuyordum az kalsın. Hint filmi izlememe tövbemi bozup bu filmi izledim 500 saatlik film yaparlarsa kimse izlemez tabi. Filmi ne beğendim ne beğenmedim öyle arada bir şey bunun sebebi konunun din üzerinden olması. Çekilmesibiraz cesaret ister. Hindistanın inançları açısından güzelce bir dalga geçilmiş, okkalı bir öz eleştiri olmuş. Alttan verilmek istenen mesaj iliştirilmiş. Her zaman için bu tür yapımlar da şunu söylerim eğer akide anlamında çok bilgili değilseniz din ve islam anlayışına çok hakim değilseniz kafanız karışabilir aman ha uzak durun. Hoşuma giden din tüccarlarına ve dini kullanarak insanların hassas noktasını sömürenleri eleştirmesi onların gerçek yüzünü ortaya koyması. Ben branşımdan ötürü dinler konusuna çok meraklıyım çok tanrılı dinleri merak ediyorsanız bi perspektif olabilir. Umredeyken Hindistan ve Pakistanlılarla çok fazla polemik yaşadığım için hemen nasıllar ne değiller diye okuma araştırma yaptım meğersem bu iki millet birbiriyle düşman hemde kanlı bıçaklı filmde de Hintli ve Pakistanlı 2 gencin aşkı konu alınınca ilgiyle izledim herkese tavsiye etmem dikkatli izlenilmesi gereken bir film izleyince kafanızın karışması mümkün.


konu dinlere gelmişken bu belgeseli de hemen tavsiye edeyim açıkçası pek beklediğim gibi olmasa da bilgi anlamında çok faydalandım kimi zaman güldüm kimi zaman şaşırdım sonunda da iyi ki islam dinindenim dedim beni rahatsız eden konu sürekli yahudi ve hristiyanlara söz hakkı verilirken islami noktada çok yüzeysel kalması. Ama en azından islamın terorist dini olmadığını ışid , el kaide gibi terör örgütlerinin islamla bir bağlantısının olmayışı açıklanmış. Mesela yahudilerin asıl amacını, hristiyanlığın akla ve mantığa uymayan bir din oluşunu görmek mümkün. Dini inançların şekillenmesi, Allah inancı, dinin fıtri bir duygu oluşu ve uzak doğu dinleri , antropomorfik dinlerin tanrı inancı, politeizmin şekillenmesi, dünyada sizden başka inanışların olduğunu ve bunların nereden beslendiğini öğreniyorsunuz ama ama.. yukardaki filme yaptığım açıklama burada da geçerli önce islam dinine hakim olup izleyin ki kafanız karışmasın.



yemek yapmayı sever misiniz? yapmadan bunu cevaplamak zor ben yapmadan önce sevmezdim mesela. Şuan ise benim için yemek yapmak bir sanat ve sanat eserinin yenildiği tek alan mutfak. Bu ay izleyip en beğendiğim belgesel bu oldu. izlemek aşırı keyifli izleyince sizde yemek yapmaya ekmek yapmaya yelteneceksiniz bundan eminim ve yaptığınız yemeği seveceksiniz özellikle helal gıda konusunda iradeliyseniz daha da şevke geleceksiniz. Belgesel 4 bölüm ateş,su, hava, toprak diye ayrılmış ateşte pişen yemek bizim kültürümüzde tam olarak mangal olayı koca bir domuzun pişirildiğini görünce çok izleyesim gelmedi ama 2. bölüme bayıldım dışarıların mutfak oluşu , bir milletin damak lezzetini değiştirince onun aslında kültürünü yok edildiği, gibi konular bilimsel olarak açıklanmış ve verilen mesaj çok güzel mesela Çin ve uzak doğu mutfağı henüz dışarı çok açılıp yerel damak tadını kaybetmiş değil ama maalesef Hindistan bugün günden güne fastfoodla mutfağını yitiriyor Türkiyeden bahsetmiyorum bile 2. bölüm Hindistan mutfağına değinmiş. İslami noktalarda da güzel örnekler sunması hoşuma gitti Micheal Pollanı araştırdım (belgeseli sunan abimiz)b beslenme üzerine hemen kitaplarını almaya karar verdim alıp okuyunca paylaşacağım.En hoşuma giden fikir ise 2. Bölümde şöyle bir tavsiye oluyor canın bir şey mi yemek istedi onu Dışardan isteme kendin pişir ne olursa olsun senin elinin lezzeti ona deysin hem bu sayede dışardan yemeyi de bırakmış olursun. Son zamanlar da bu beslenme olayına kafayı taktığım için her noktadan ilgimi çekiyor elimden geldiğince sizinle paylaşmaya da gayret edeceğim. farklı tarifler yapmayı çok seviyorum italyan, meksika, uzak doğu mutfağı gibi eğer tavsiyeniz varsa beklerim :)


yaaa bu belgesel tam bir terapi nasıl keyifli izleyince anlayacaksınız acaba dedim ben yemek yapmayı mı daha çok seviyorum yoksa yemek yapılışını izlemeyi mi? Bu belgesel bana bu konuyu düşündürttü. Dünyaca ünlü Michelin yıldızlı şeflerin birbirinden estetik ve şık sunumlarını izleyince bu müthiş yemeklerin tadını aşırı merak ediyorsunuz. Aslında biraz da pazarlama ve reklam olmuş, Gastronomi okumayı düşünenlerin özellikle hoşuna gideceğini düşünüyorum. Mesela sebze için bahçe satın almış çoğu meyvesini  sebzesini kendi belirliyor. aşırı titiz ve ince ayrıntılar mevcut. ilk 4 bölüm Fransız mutfağı diğer bölümleri izleyemedim Netfilx üyeliğim iptal maalesef :( olan varsa yardımcı olabilir mi? (He bu arada dizi ve filmleri normal internet sitelerinden izliyorum. Dizist, dizilab, gibi siteler.)


bu bir korku filmi evet tam olarak bir belgesel değil çünkü izleyince kanınız donacak. Dışardan yemek yemeye son vereceksiniz ve İyi ki Amerika da yaşamıyorum diye şükredeceksiniz. Her konusu ayrı bir belgesel olabilecek potansiyele sahip bir yapım. ABD menşeli fast food öldürücülüğü, yediğimiz et ve tavuğun bize gelene kadar çektiği işkence ve genlerle oynanması basmışlar hormonu hayvan bir adım dahi atamıyor acımasızca bir muamele var izleyince vejetaryan bile olabilirsiniz hele o etlerin kesimi tam bir mide kalkması. Para asla insan canından daha değerli olmamalı. Kapitalizm paraya verdiği değeri insana vermez bunu net şekilde görmek mümkün. Beslenmede ki hatalı işleme yüzünden oluşan salgınlar da bir sürü çocuk hastalanıyor, şeker hastası oluyor bir sebze nasıl mc donalds menüsünden daha pahalı olabilir mesela bunu anlıyorsunuz. Emin olduğum bir şey varsa bu belgeselden sonra dışarda yemek yemeye son vereceğinizdir.

ek;HELAL GIDA
(Herhalde birçok nokta bizi ona bağlıyor insanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. Buyuruyor efendim. Peki bu yiyecek içecek neden bu kadar önemli? Gerçekten bu konu bedenimiz ve ruhumuza iyi gelecek mi?

Son yıllarda genç kesim ve çoğu insan sürekli manevi boşlukta olduğunu namazı kılamadığını hiçbir lezzetin yetmediğini öne sürüyor bunun başlıca nedeni helal gıdaya dikkat etmemekten geliyor. Allah dostları öfkeyle pişmiş yemeği dahi yemezlermiş. Şimdi kim nasıl ne derece Bu konuya kulak asıyor bilemiyorsunuz. İnsanların hayatı sadece yemek ve içmek üzerine kurulu asla sınır yok ruh açlığını bedenden çıkarıyor ve ibadette hantallık üşengeçlik gibi sorunlar sizi daha da çıkmaza itiyor. Besmelesiz pişen yemek, abdestsiz mi abdestli mi yapıldı ?

Yapan kişinin ruh hali nasıl? namaz kılıyor mu helal kazançla mı ?

önünüze geldi et ne Eti ? Bunların hepsi ruhun zehirlenmemesi için alınması gereken tedbirler. Dışardan yemek yeme kültürüne kendimizi o kadar kaptırdık ki korkarım artık ev yemeğini yadırgayacak duruma gelelim. bu kadar mı üşeniyoruz motosikletler evlere yemek taşıyor bu ne ara bu kadar sıradanlaştı?
Büyüklerimiz bizlere dışar da alışveriş yaparken bile önlerden olanlardan seçme alttakilerden seç ola ki bi mazlumun gözü takılmış canı çekmiştir onun hakkı geçmesin o gıda kasvet ve gaflet vermesin  derdi. Şimdi her yemek bir vitrin olmuş. Evde yemek pişerdi annem camı açtırmazdı yada fırına bir yiyecek götürünce kokusu yayılmasın kimsenin canı çekmesin diye titizlik gösterirdi. Aradan çok zaman geçmemesine rağmen nasıl bu duruma geldik bir anlasam..

İşin doğal, temiz,katkı maddesine bulanmamış olması boyutuna girmiyorum bile son yıllarda yapılan araştırmalar ciddi şekilde korkutucu. Sadece yeme içmeden zevk alan ,dışarda yemek yemeyi aktivite haline getiren ve bu beslenme yoluyla sağlık sorunlarıyla savaşmak zorunda olan nesiller geliyor.

Çözüm; Müslüman daima uyanık olacak araştıracak öğrenecek. Helal noktada gözü açık olacak dışardan yemeyecek elinden geldiği kadar evde kendi şartlarında abdestli, dualı pişirecek. Bir toplumu değiştirmek istiyorsanız onun damak zevkiyle oynayın diyorlar)


tasarımı sever misiniz o zaman buyrun dünyanın en ilginç mimarisine sahip evler adamlar yapmış bee diyerek sonunu getireceksiniz. Evet sonunda bitirdim yazıyı umarım faydalı olmuştur. Bana her zaman yazabilirsiniz..
sevgiyle kalın

iletişim; koyusiyahli@gmail.com