21 Aralık 2017 Perşembe

10




bizim kalbimiz ve şiirlerimizde eylülün yeri diğer aylara göre bambaşkadır yağmur yağar eylülde içimize ve uzaklar hep buğulu kalır çiçek damla damladır.

ve ıslak dudaklarımız… yıllardır söylenilenlere aşinayız.
eğer kediler üşümeseydi sokakta,belki merhameti almayacaktık içimize, görmeseydik savaşı alışmayacaktık küfre isyana nefrete..
okuduğumuz hangi kitabın duasıysa ellerimiz tek kapıya açılır gözlerimiz bir çift göze takılır gelsin acı kendini bizde bulsun eylül hasret kaldığımız o yüz olsun.
sana sütlü kahve yapsam kalır mıydın bilmiyorum ama süt saf temizdir sütlü kahveyi bu yüzden seviyorum zaten zehir zemberek içimiz hatta organlarımız bile. sevmemiş olmanı bir türlü sindiremiyorum. (mideme)
kesik kesik virajlar alıyor mevsimler uçurumu içimden atamıyorum binbir düşünceyle med cezir zihnim,yağmuru tutamıyorum. Susmuş oluyor senli olan her dakikam zamana adını yayamıyorum.
zincir vurulmuş,kelepçe takılmış, ha esirsin ha yalnız özgürlük kuşlara satılmış. şarkılar yok melodiler yaban odam darma duman kafamı yastığa değil kaldırım taşına koyuyorum hani seni hücrelerime böldüm zor olmasın diye öyle yaşıyorum.
güneş açmıyor eylülde ve sanki ismet özel durmadan şiir okuyor hayat kısa metrajlı film amatörlüğüyle rahatsız ediyor.
beni anlamanı dilerim senden. yada eylülü dinlemeni uslu bir çocuk gibi içindekileri kuma dökmeni suya yada ikisi de arınmış karışmamış henüz kalbimiz gibi.
umarım son kez uğurluyorumdur eylülü ve son kez bekliyorumdur seni..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder