8 Mart 2021 Pazartesi

bölüm 5; S/Ö - S/S

 
Bölüm 5;

 



Beynim bu yazıyı sonsuz seçeneklerle her seferinde yeniden düzenledi ve evet siz şu an en son sürümüyle muhattap oluyorsunuz.
Yazıya bir isim düşünürken, Safura’dan önce ve Safura’dan sonra diye yazsam ya dedim.

Okumayı, öğrenmeyi çok severken kızımın buna bir set olacağını düşünmüştüm ama o doğduktan sonra vaktimi nasıl kullanmam gerektiği hususunda bana yol gösterdi. Ve son yıllarımın en bereketli zamanlarını yaşıyorum. Gezmeye ,öğrenmeye ,her seferinden hayretle yeniden keşfetmeye merakım daha da arttı.
Safura’dan önce daha basit bir hayatım vardı, ideallerim hedeflerim hep ertelemek üzerine idi yine de bekar ve aylak gezdiğim zamanlarımı ara ara özlüyorum eskisi gibi gezemezsem bile eskisinden çok okuyorum daha kaliteli yaşıyorum. Züğürt tesellisi diyelim buna da.
Yaşam; sonsuz döngüsünde bir çarkta takılmışım gibiydi fakat şimdi cemre düştü, bahar geldi.
Kızım; hayatımın mutehammil mihenk taşı oldu.
Ona iyi bir anne olmaya çabalarken önce kendimi iyileştirmem gerektiğini, ona örnek olmalıyım derken daha titiz islamı yaşamalıyım dürtüsünü yakaladım. Çünkü amaçlarımız doğrultusunda bir yön çizeriz ama amaç hayatın önüne geçmemeli.eğer geçecek olursa çocuğu büyük bir yükün altında bırakacağımın farkındayım bu yüzden tüm o kontrolcü yapımı bir kenara bıraktım.


 

Bir çok Kitap okusam da bu alanda kendimle her seferinde içten konuşsam da, pratikte her şey tuz buz ve bir krize dönüşebiliyor. Bağırmayan anne varsa eğer -la teşbih- peygamberliğini ilan etsin de kurtulalım.
Bunu örtüyoruz çünkü beynimiz kötü olayları hatırlamak değil kaçmakta ustalaşmıştır fakat yine beynimiz kötü deneyimleri uzun süreli hafıza da tutar. Bende bunu engellemek için, eşime kendime ve kızıma her gün şu soruyu soruyorum; bugün seni mutlu eden 3 şeyden bahset bunu beyine bir tuzak olarak düşünebiliriz.

Malum hayatlarımızı teknoloji alıp götürüyor ve ben kızımı bu akıştan koruyayım derken, kendimi kaptırdığımı fark ettim. Bazen başka annelerin anneliklerine özendim bazen kendime gücendim ama en sonunda kendime geldim ve; “Dünyada bir tane en güzel çocuk vardır ve her anne o çocuğa sahiptir”
Dedim.
Sonra dobarlandımm, kırılmadım onun için en iyi anne benim hep buna inandım. Telefondan çok onun gözlerine bakmam gerek zira gelecekte ne güvenli bağlanma ne başka bir şey çocukların problemi olacak, gözünün içinden çok, telefon ekranına bakmak bizi çocuklarımızdan koparacak.
Hal böyle olunca geçmiş değil gelecek hiç değil şu an’da olma gayretimi arttırdım bakalım katlanarak mı azalarak mı ilerleyecek.
Her gece uyuturken bir daha kollarıma böyle sığacak mı diye duygulanırken bir yandan da artık uyusun diye hınçla uyuttuğum zamanların kavgası asla bitmeyecek.

Herkesin evladı kendine güzel bunu sırf göze sokmamak için kendimin önüne onunla varolduğum algısını yıkmak adına, çok çaba verdim. Ben kızımla değil kızımdan önce de vardım. Hakiki meşguliyeti olmayan ve hiçbir şeye sözü geçmeyen insanların çocuklarıyla verdikleri savaşı gördükçe “yooook” dedim böyle olursan kendini köprüden at daha iyi. Dedim ya, çocuk amaç  olunca sıkıntı sonra vay efendim;'' ben sana bu kadar emek verdim şehir değiştirdim yüzlerce kitap okudum ama sen gerizekalı çıktın hadi dışarı !!!!''

-----Bu yazı kimseyi eleştirmek için değil, bu yazı bilakis  kendimi eleştirmem içindir  yazının gidişatını anlamanız için bir aydınlatma----

 


Şiddetsiz iletişim dilinde yazılmış kitapları okurken ,yazılanları samimi bir şekilde günlük hayatta uygulamak neredeyse imkansız. Yabancı yazarların kitaplarında “ah bebeğim seni anlıyorum, evet katılıyorum ,”duygularını yaşaması gerekirken benim göstereceğim tepkinin dili yapay geldiği için, bir nokta da tehlikeli. (Çeviri şeklinden de olabilir) 
bir kere bunu yapabilmek için dingin bir beden ve zihine sahip olmak lazım mümkün mü ?Anneler soruyorum; yaka kartı gibi peşinizden ayrılmayan bir bebeyle mümkün mü ? Hayır değil. Bakınız, bizler düşüncelerimizi ve hayatlarımızı İslamla harmanlıyoruz sınırsız bir hayat Allah‘ın haramlarını anlama noktasında elbette ki bize imtihan olarak dönebilir mümkünse çocuğunuza ısrarla sınır koymayın diyen yazarları şöyle bir çizgi Çekin

 Diğer bir şey materyal meselesi evet itiraf ediyorum bu meseleye kızım ilk doğduğu zamanlarda ciddi bir yoğunlukla ilgi gösteriyordum Montessori, waldorf ,RC Emily okumadığım araştırmadığım ekol kalmadı fakat şunu fark ettim; çocuğun hafızasında kalacak olan aslında deneyim bana bu farkettiren Selçuk şirine çokça teşekkür. 
Ne kadar çok deneyim elde ederse o kadar mutlu olur bunun önüne geçmek için de annelik Pimpirikliğini  bir tarafa bırakıp, her deneyimin de yanında olmaya çalıştım” dur yapma düşersin. Çizme ,yırtma, yeme ya da al şu videoyu izle bende ağzına yemeği zorla tıkayım'' gibi toplumsal davranışlar da , kitaplardan çok faydalandım çünkü biz hep durdururulduk, rencide edildik doğru davranışı  söyleseler belki onu yapardık bu yüzden doğruyu göstermeye endeksli oldum hatta sanırım bu benim sensörüm

bölüm 6


 

Bir diğer şey çocuk yetiştirmek çok zor 
Arkadaşım geçenlerde şöyle bir şey söyledi; güvenli bağlanmaya çok önem veriyoruz peki güvenli bağlanmadan emin olduk ne yapacağız? Çok basit bunu devam ettireceğiz. Yani oldu bitti değil bu meseleler ömür boyu sırtımızda yük. 
Herkes farketmiştir ki çocuğu ile büyüyor hayat onun gözlerinden ve deneyimlerinden kendi penceresi ile görüyor ne yaşadıysa ona yaşatmamaya çalışıyor fakat dönüp dolaşıp yine şuna geleceğim mesele denge.
Denge olmadığı zaman her şeyi altüst oluyor

Bu yazıyı aslında mizah dilinde yazmaya çalışacaktım fakat bir anda ruh halimin buna elverişli olmadığını fark ettim yazı sizi yorduysa burada bırakın çünkü ben bir çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece kendi çocuğumun uzmanıyım onu kimseyle kıyaslamamak, olduğu gibi kabul etmek ve koşulsuz sevmek üzere elimden geleni yapıyorum ama sınır koyma konusuna katılmayacağım çocuk  sınırlarını bilmezse , Allah’ın emirlerine karşı da sınır bilmeyecek ahirette bundan mesul olacak olan benim o kitapları yazanlar değil.

Kendime hatırlattığım düzenli prensiplerim şöyle; (bu arada hiç böyle bir yazı yazacağımı düşünmezdim sonu nereye gidecek merak ediyorum)

Yapmaması gerekeni değil yapması gereken şeyleri söyle 
Her gün mutlaka kitap oku dua ettir ve tefekküre kapı arala
-Sinirlendiğinde öfke krizine girdiğinde safurayı değil kendini sakinleştir ( nefes egzersizleri)
-Ona karşı zinde olmak ve enerjisine ayak uydurmak  için erken uyu 
-kendine vakit ayır
-ağladığında sarıl
-oyun oynarken müdahale etme sadece destekle 
-duygularını seslendir ama merakına müdahale etme kendi gözlemlesin, soru sorarsa dahi düşünmeye yönlendir.
-can sıkıntısı nimetti sakın gidermeye çalışma. Her canımız sıkıldığında çözümler aradığımız için doyumsuz hale geldik ona bunu yaşatma 

-Hayır denilecek noktalar;
1 -kendine zarar verdiğinde 
2- eşyaya zarar verdiğinde 
3- karşısındakine zarar verdiğinde. Hepsini uygulayamasam da hatırlamak bile davranışı düzeltmeliyim rikkatini tazeliyor.

Son olarak yapılan bir araştırmaya göre çocuklar mı daha çok açık hava da bulunuyor yoksa mahkumlar mı diye bakmışlar ve mahkumların daha fazla toprakla, havayla temas ettiğini görmüşler. Çocukluk sokakla bir bütündür çocuğu sokaktan alırsanız deneyim elde edemez ve aklında kanlı canlı bir hatıra kalmaz. Zamanın çocukları imkan bakımından şanslı fakat çocukluk bakımından şanssız ne diyelim bol bol dışarı çıkarıp keşfettirelim.


burada bırakıyorum dostlar. şekül şükül fotoğraflar ve aforizmalarla yazı son bulsun.
Son olarak;
“Mutlu yürekler ve mutlu yüzler
Yeşilliklerde mutlu oyunlar 
Eski çağlarda işte böyle 
Çocuklar kral ve Bilge oldular.”

her türlü görüş öneri ve sorularınız için; koyusiyahli@gmail.com


1 yorum:

  1. eline sağlık, çok güzel bir yazı olmuş. annelik konusunda daha çok yazı yazmanı, düşüncelerini ve deneyimlerini okumayı umuyorum. çok insana iyi geldiğine eminim.

    YanıtlaSil